27.Bölüm

780 46 4
                                    

Bu bölüm kısa ama özel bir bölüm. Yine de emin olabilirsiniz ki bundan sonra bölümler uzayacak ve her şeyin güzelleşmesine çok az kaldı :3

Sizi seviyorum

"Bu filmi seçmek kimim fikriydi!" diye çığlığımdan sonra bağırdım.

"Sanırım bizimdi." diye fısıldadı Zayn kulağıma. Bu kıkırdamama neden oldu.

"Haklısın. Ama yeterince iyi geldi ve buna değer." Dediğim üzerine başını bana doğru çevirdi ve alınlarımızı birleştirdi. Burnuma kondurduğu hızlı öpücükten sonra geri çekildi ve omzumdaki kolunu sıkılaştırdı.

"Çekilin!" Duyduğum kısa sesten sonra yaptığım hareket Zayn'i rahatsız edecek olsa da ayağa kalktım ve hızla cam kenarına gittim. Evet, Dean'in gelmesi konusunda önlem aldım ama eğer azıcık daha mantıklı düşünüp evin önündeki korumaları arttırmak yerine girişin birkaç metre ötesine dizilmelerini sağlamalıydım.

Birazdan kavga çıkacak gibi Dean'den daha yapılı ve sayıca çok daha fazla olan korumalarım var. Bu yüzden rahatlıkla gülümseyebiliyorum. O gerizekalı ne Luke'u benden alabilir, ne de beni korkutabilir.

Sessizce yerime oturduğumda gülümseyen suratım 'bir şey yok' sinyalleri veriyordu. Keyfim yerine gelirken tekrar oturdum ve filme odaklandım, daha yüksek gelen sese kadar. O ses Liam'ın filmi durdurmasına neden olurken ben kalkıp camdan bakmıştım.

"Siz devam edin, ben geliyorum." Hızlıca kapının önüne geldim ve üzerime hırkamı geçirdim. Babetlerimi de hızlıca giydikten sonra kapıyı açtım ve hızlı adımlarla korumaların olduğu yere geldim.

"Ne var Dean?" Beni görmesi onu kışkırtmış gibiydi.

"Bize hiçbir şey yapamazsın, kardeşimi de alamazsın. Onun senle dolaşmasına asla izin vermem!" Umursamazca omuz silktim.

"İzin isteyen olmadı zaten. Şimdi, ya gidersin ya da zorla götürülürsün."

"Bu burada bitmedi."

"Senin gibi serserilerden korkmuyorum." Onun ne dediğini beklemeden arkamı döndüm ve John'un da içinde olduğu, bahçenin öbür köşesinde olan kulübeye gittim, ne yaptığına bakacağım. Kesin resim çiziyor çünkü buraya ne zaman gelse öyle yapar.

Bizde küçükken annemle burada resim yapardık. O yüzden her türlü çeşit boya, her boyuttan tuvaller ve yaptığımz tüm resimler orada. Anlayacağınız oranın değeri benim gözümde çok ama çok fazla.

"John?" Cevap alamayınca kulağında kulaklıkları olduğunu anladım. Etrafa baktığımda ise yerdeki sıvı dikkatimi çekmişti. Evet, yerler beton falan değil, sadece taş. Hatta sıvanmamış gibi bile duruyor.

Arkadaşımın yanına gittim ve elimi omzuna koydum. Bu irkilmesine neden olurken elindeki sigarayı da düşürmüştü.

"Ne çiziyorsun?" Tuvaline baktığımda çokta dolu olmadığını fark ettim.

"Bilmiyorum, sadece çiziyorum." Bir sandalye çekip yanına oturdum.

"Ne olduğu belli olmasa da bitince güzel olacağına-" Bir anda endişeli sesiyle sözümü kesti.

"Michel, çıkalım buradan, çabuk!" Ne olduğunu anlamasam da beni kaldırma çalışıyordu. Ona uydum ve kafamı sola çevirdiğimde sigaranın olduğu yerde alevleri gördüm.

Lanet olsun, dökülen tinermiş!

"John hadi!" Alev bir anda daha büyük parlayınca bir çığlık daha attık ve kapıya doğru ilerledik. Sonrasında ise kendimizi nasıl dışarıda bulduk bilmiyorum.

Covered With FameHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin