Covered With Fame

28.Bölüm

 Merhaba ^^ 

Okumalar düştü gibi sanki? Şu son birkaç bölümü güncel durumlara vermek istiyorum, inşallah bu sefer düzelir ama :D

Birde, depremi hissedenler nasıl tepki verdi çok merak ediyorum :D Bana anlatbilirsiniz :D 

Bölümle ve hikayeyle ilgili olarak da, artık her şey daha sa duygusallaştı ve o beklediğimiz SÜRPRİZ bölümlere çok ama çok az kaldı! :D

İyi okumalar ^^

"Bağırmayı kesip beni dinler misiniz?" Oturma odamıza dalan davetsiz misafir yüzünden karaoke makinesini durdurmak zorunda kaldım.

"Buna bağırmak değil, şarkı söylemek deniyor!"

"Buna yüksek notaya çıkmak yani bağırmak deniyor." Dylan'a karşılık gözlerimi kısarken birileri -Aideen- benim aksime fazla neşeliydi.

"Evet, herneyse. Neden geldin?" Ve neden bu saatte ama neyse. Aideen'ın bana attığı 'ne dediğini farkında mısın' bakışını önemsemeden Dylan'a döndüm. "Gerçekten, neden geldin?"

"Beni yönetimden herhangi bir gerizekalı olarak gördüğünün farkındayım." Söyledikleri ilgimi çektiği için oturarak dinlemeye devam ettim. Evet, iki saniye öncesine kadar koltukta bağırarak 'Unconditionally' şarkısını söylüyordum, Niall ile birlikte.

"Evet, bunu bilmen güzel."

"Yönetimdekileri delirttiğini de biliyorum. "

"Harika." dedim ikinci 'a'yı uzatarak.

"Onlar da seni delirtiyorlar ama buna hazır olman gerek. Yine delireceksin." Elindeki dosyayı tek kaşım havadayken aldım ve içini açtım.

"Bunda bir şey yok." Bu sefer iki kaşım da havadaydı.

"Sana daha önce fazla saf olduğunu söyleyen oldu mu?"

"Laflarını onlara geri döndürdüm." diye karşılık verdim, dosyaya bir daha bakarken.

"Benle biraz gelir misin?" Herkesin şaşkın bakışları altındayken gelmeyeceğimi anladı ve kolumdan tutup ileri çekiştirmeye başladı. Ona ayak uydurduğumda oturma odasından çıktık ve içerideki kimse duymasın diye kapıyı kapadı.

"Listeyi okumadın mı? Bak Michel, beni Ryan gibi görmen işleri kolaylaştırır tamam mı? O yüzden şimdi sana söylüyorum, o teklifteki programa katılırsan diğerleriyle aran bozulacak." Listeye tekrar baktım ama gerçekten bir şey anlamadım.

"Anlayamıyorum."

"Bak, içerideki beş erkek, hatta o küçük Luke bile listedeki tipleri yanında görünce delirecek ve kavga edeceksiniz. Yönetiminin bu ara istediği, daha doğrusu yapmaya çalıştığı bu. Kalelerini içten fethedip turneleri ayıracaklar. Bunun seni nasıl etkileyebileceğini hiç düşündün mü? O çocuklara çok alıştığını ve zor dönemlerden geçtiğini biliyorum, bu program da başlangıç olacak. Seni şimdiden uyarmak istedim."

"Neden böyle bir şeye gerek duydular?"

"Şu aralar orası çok karışık ve bunu anlatmam şu an uzun sürer, tamam mı? Sadece şunu bil ki onlara yakınlığın yönetimin gözüne batacak. Bu ara tek istedikleri senin ününün artması ve daha çok para kazanmaları, anlayabiliyor musun?" Başımı sakladım ama aklımda hala bir soru var.

"Peki sen neden bu konuda beni uyarıyorsun?"

"Aramızdaki yaş farkı dört yaş falan, bende gencim ve senin başına bu kadar zor şey gelsin istemiyorum çünkü seni anlayabiliyorum. Üstelik, empati yapacak olursak Aideen'ın başına böyle bir şey gelsin istemem."