50.Bölüm

426 30 7
                                    

Yazar notu sonda, iyi okumalar! xx

Zayn'in Ağzından

"Ş-şey, çocuklar."  Bana bakar bakmaz bir terslik olduğunu anlamışlardı, gözlerim dolmuştu çünkü. Bu huyumdan nefret etsem de bazen olayları anlatmamı kolaylaştırıyordu.

Telefonu en yakınımda olan Louis'ye uzattıktan sonra sol dirseğimi sol dizime yasladım ve tek elimle gözlerimi sildim.

"Dostum, sakin ol. Şimdi gidip Sean'ı bulalım ve peşine takılalım."  Ayağa kalktıktan sonra birkaç kere omzuma vurdu.

"Birisi bize de anlatabilir mi neler döndüğünü?"   Louis onlara telefonumu uzatırken aynı zamanda beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

Ya ciddi bir şeyse ve ölürse ne olacaktı? Aramız bozukken bu olduğu için kendime kızmıştım ama olası birkaç haber manşeti gözümde canlanınca çok kötü hissettim.

O ölürse bende ölürdüm. Onsuz yaşayamazdım, sonuçta kalbimin bir yarısı ondaydı..

Michel'in Ağzından

"Sean sakin ol ve beni telefon sinyalinden bul, sana daha fazla laf anlatamayacağım."  Telefonu kapatıp cebime koydum ve ileriye baktığımda bana doğru gelen polislere baktım.

"Bayan Danvel, iyi misiniz?"

"Evet."  diye sakince cevapladım.

"Ehliyet ve ruhsatınızı görebilir miyim?" Polisin dediklerinin yanında bir de daha yarım saat önce aldığım raporu çıkardım. Evet, yarım saat önce arabamı kontrole götürdüm ve oradaki görevlilere göre her şeyi tamdı. Sonra ne oldu anlamadım, frenleri tutmadı ve öndeki arabaya çarptım.

"Tabii."  Bir tane polise ehliyet ve ruhsatı verirken diğerine de raporumu verdim. Benim bir suçum yok. Üstelik hem benim frenlerim tutmadı, hem de öndeki araba ani fren yaptı.

*

Adımın söylediğini duyunca dizlerime yasladığım başımı kaldırdım ve bana doğru koşan Sean'a baktım.

"İyi misin bir tanem?"  Yanıma oturdu ve önüme düşen saçlarımı geriye attı.

"İyiyim, bir şeyim yok."  Aslında vardı ama atlattım. Sonuçta bu geçirdiğim ikinci kaza oluyor ve birincisiyle kıyasladıkça kötü hissediyorum.

"Sesinin çıkmadığını farkında değilsin galiba?"  Doğruyu söylemek gerekirse evet. Dünyayla çok ilgim yok.

"Polislere gerekli belgeleri verdim."  diyerek onu başımdan savmaya çalıştım. Daha doğrusu söyleyeceği sözleri.

"Aferin, aferin."   diye kendi kendine tekrarladı. Ardından beni kendine çekti ve başımı omzuna yasladı.  "Sorun yok, olmayacak."   diye usulca mırıldığında onun benden telaşlı olması beni gülümsetti. Aslında bende panik yapardım ama daha çok şokta gibiyim, sanki bir rüya yaşıyorum. Yine de her şeyin gerçek olduğunu ayırt edebiliyorum.  "Su veya iyi gelecek tuzlu bir şeyler ister misin?"

"Hayır."  diyerek cevapladım onu. Böyle iyiyim, kendine dert edinmesine gerek yok. Onu sadece yalnız kalmak istemediğim için çağırdım.

"Bayan Danvel?"   Polisin sesini duyunca ayağa kalktım ve bana uzattığı şeyleri aldım. Adamın yüzüne baktığım için ne uzattığını bilmiyorum.   "Kamera kayıtlarına bakıldı ve sizin de elinizde daha bir saat öncesinden kalma rapor olduğu için suçlu bulunamıyorsunuz."   Ardından birkaç şey daha söyledi ama çok ilgilenmedim, Sean benim adıma da dinliyor zaten.

"Tamam, teşekkürler."  Dinlemediğimi fark etmiş olacak ki ikimiz adına da cevap verdi.   "Gidiyoruz güzelim."  Elini sırtıma koyup beni yönlendirmeye başladığında ona uydum. Normalde durup öbür arabanın sürücüsüne masrafları karşılayacağımı söylerdim ama neyse ki bunu önceden yaptım.

Covered With FameHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin