31.Bölüm

810 48 11
                                    

Merhabaa ^^ Geçen bölüm hiç tahmin ettiğim gibi olmadı. Ben daha az okunma bekliyordum açıkçası :D Beni çok mutlu ettiniz, çok teşekkür ederim ^_^

Veee işte sizi yazarlık hayatımın en uzun bölümüyle baş başa bırakma anı geldi :D

"Baba mı?" Bana bakan beş çift göz karşısında bir şey inkar edemem. Etmeme de gerek yok zaten.

"Evet." dedim sessizce. "Bunu da öğrendiğinize göre birbirimizden sakladığımız bir şey kalmadı." Zoraki olduğunu bile bile bir gülümseme gönderdim. "Gitmem gerek, sonra görüşürüz." Hızlıca arkamı döndüm ve koşar adımlarla- kimi kandırıyorum, resmen uçtum. Şu anda hiçbirini görecek gibi hissetmiyorum.

"Bu ne hız böyle?" Ryan'a gülümsedikten sonra hızlıca bahçeye çıktım ve çalılıkların arasından geçerek gizli bölgeme girdim. Evet, çocukların bile bildiği, adına hala gizli dediğim ağaç topluluğu.

Ağacıma çıktıktan sonra sırtımı gövdesine yasladım ve gözlerimin önüne John'u getirdim. Şu an tek istediğim başımı omzuna koyup gözlerimi herhangi bir noktaya sabitlemek... Veya sabaha kadar ağlayarakta durumu çözebilirim. Evet, belki de bunu yapmalıyım.

"Michel?" Adımı duyduğumda kendime çektiğim dizlerim üstünde olan başımı kaldırıp düşmemeye özen göstererek aşağı baktım. Bakmaz olaydım.

"Zayn?"

"Ben mi geleyim, sen mi gelirsin?" Bu hesap sorma tarzı bir şey miydi yoksa sadece konuşalım mı demek? Bilmesem de -öğrenmek için- aşağı indim.

"Şey..." Eğer babamı duyduysa babamın onun hakkında dediklerini de duymuş olabilir.

"Babanın dediklerini duydum." Evet, ağzında gevelediğim buydu. Babamın dedikleri yüzünden onun yüzüne bile bakamayacağım, harika.

"İkimiz adına da özür dilerim. Yani kalbin kırılmış ve ben ne dersem diyeyim düzeltemeyecek olabilirim ama gerçekten üzgünüm, onun dediği şeyleri hissetmiyorum-" İşaret parmağını dudaklarıma bastırdı ve susmamı sağladı.

"Michel." Bir süre gözlerime baktıktan sonra konuşmaya devam etti. "Dediklerinde kendi adına haklı, seni düşünüyor." Zorlansa da devamını getirdi. "Ne de olsa baban." Parmağını çekmişti ama hafifçe gülümsemeye devam etti. Gözlerinde kırgınlık, yıpranmışlık ve umutsuzluk görüyorum ve bu çok berbat hissettiriyor. Onu böyle görmek istemiyorum.

"Yine de onun dediklerini yapmayacağım, hem beceremem de zaten." Dediğim üzere ikimiz de kıkırdadık, ardından beni kolları arasına aldı.

"Bunu ikimize de yapma." Dediklerinden sonra kollarımı sıkılaştırdım ve hayatımın sonuna kadar böyle kalmak istediğimi fark ettim. Onu çok seviyorum.

"Bölüyoruz ama?" Liam boğazını temizlediğinde gülümsememi genişleterek onlara döndüm. Hepsinin gözünde aynı şey var. Hatta onlar geldikten sonra Zayn'de de o ifade oluştu ama kolu hala omzumda.

"Aklınızdakileri sorabilirsiniz. Hepinizin soru işaretlerini buradan görebiliyorum."

"Ben sanırım her şeyi bilmek istiyorum." diyerek ilk konuşan Harry oldu. "O hep baba gibiydi ama gerçekte nasıl bir baba merak ediyorum." Bu masum sorusu ve çocuksu haline gülümsedikten sonra oturdum ve bağdaş kurdum. Onlar da aynısını yapınca her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmaya başladım..

**

"Sean," diye sızlandım. "Sırtım bile ağırdı, yeter artık!"

"Hayır, son kısımdan devam et. Bugün buda bitecek." Buda diyor çünkü ikinci kaydı yapıyoruz. Ama o beni anlamadı, ben çok yorulursam bırakırım. Şu anki gibi.

Covered With FameHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin