Bölüm 11 - "Seni seviyorum Su Kuzey/Ateş Güney.."

127 7 0
                                    

Binanın kapısından dışarı çıktığımda yağmuru umursamadan karşı kaldırıma geçtim . Ama kimse yoktu . Az önce o adamı tam burada gördüğüme emindim oysaki..
Biraz ağaçların olduğu tarafa bakmak için arkamı döndüğümde birden birinin beni kolumdan tutup çekmesiyle kalbim küt küt atmaya başladı . Sırtım ağaca yaslanırken kafamı kaldırıp kim olduğunu görmeye çalıştım .
Karşımda Ateş'i görmemle kaşlarım çatıldı . Neden buradaydı ? Ona ondan nefret ettiğimi söylemiştim..Hâlâ neden zorluyordu ki ? Yine intikam mı alacaktı ?
"Ne işin var senin burada ?" Dedim hafif bir sinirle .
Elleri belimde , beni ağaca yaslamıştı ve yüzü yüzüme bayağı yakınken cevap verdi "Bugün okulda söylediğin şeyi tekrar duymak istiyorum ."
Ciddiyetle söylediği cümle ile samimiyetsiz bir şekilde gülümsedim "Sana senden nefret ettiğimi söylememden zevk mi alıyorsun ?" Dedim tek kaşımı kaldırarak .
Neden bunu yapıyordu ? Ben ondan uzaklaşmaya çalışırken beni kendine daha da yaklaştırıp sonra beni kendinden çok daha fazla uzaklaştırıyordu..
"Eğer isteseydin seninle başka şeylerden zevk alabilirdik güzelim ." Deyip muzipçe sırıttığında omzuna bir yumruk geçirdim "Sapık !" Diye bağırıp onu itmeye çalıştığımda beni duvara daha da yapıştırdı "Tamam.."dedi "Sen bugün söylediğin şeyi tekrarlar mısın ?" Birden ciddileştiğinde yine kaşlarımı çattım . Bu davranışları benim intihar etmek istememe neden oluyordu..
Ondan nefret ettiğimi ona söylerken yeterince acı çekmiştim zaten..Bunu bir kere daha söyleyebileceğimi sanmıyordum..
"Sabah söyledim işte . Neden bir daha söylememi istiyorsun ?" Dedim sesimi hafif yükselterek . Boyu benden uzun olduğu için kafamı hafif kaldırdığımda iyice burun buruna geldik . Bu hareketimle yüzü yüzüme yakın olduğu için gözü bir anlığına dudaklarıma kaysa da hemen toparladı "Gözlerimin içine bakarak benden nefret ettiğini söyle Su ." Dedi . Sanki sesinde itiraz kabul etmeyen bir tını vardı .
Kafamı önüme eğdim . Çünkü yüzüne bakarsam ağlayacağımı biliyordum..
"Senden nefret ediyorum ." Diye mırıldandığımda çenemi tutup kafamı kaldırdı ve yüzüne bakmamı sağladı "Gözlerime bakarak söyle ."
Beni gerçekten çok zor durumda bırakıyordu . Bunu bir kere yapmıştım ve yaparken içim sızlamıştı . Bir daha yapamazdım . Tekrar başımı önüme eğdiğimde gözümden yanağıma doğru bir yaş süzüldü..Ah hayır ! Onun karşısında ağlayıp güçsüz görünmek istemiyorum . Ama elimde değildi..Benden istediği şey neredeyse kendimi öldürmekle eş değerdi..
İnsan aşık olduğu birine ikinci kez , gözlerinin içine bakarak ondan nefret ettiğini nasıl söyleyebilirdi ?
Tekrar çenemi tutup yavaşça kafamı kaldırdı ve gözlerini gözlerime kenetledi "Hadi ." Bunu yapmak zorundaydım . Eğer şimdi burada bu işi bitirmezsem daha da uzayacaktı ve birbirimize daha da zarar verecektik .
Gözlerimi sıkıca kapattım . Hadi Su sadece üç kelime : 'senden nefret ediyorum..'
"Senden nefre-" cesaretimi toplayıp tam söyleyecekken alt dudağımı dudaklarının arasına aldığını hissettiğimde gözümden bir damla yaş süzüldü .
Yine aynı şey oluyordu . Yine intikam uğruma benimle oynuyordu . Ben zaten bundan kaçmaya çalışıyordum . Ama tekrar yakalanmıştım işte..
Ondan , daha doğrusu o ve intikamlarından kaçamıyordum işte..
Dudaklarını hareket ettirmeye başladığında kaşlarımı çattım . Sadece dudaklarını dudaklarıma bastırması gerekiyordu..İntikam alma şeklimiz buydu..Ama onun yaptığı şey..
Beni gerçekten öpüyordu ! İntikam uğruna değil de sanki sevgilisini öpermiş gibi .
Düşüncelerimle gözlerimi açıp ona baktım . Yanaklarımı ellerinin arasına almış , gözlerini kapatmıştı..Bıraksan sabaha kadar onu böyle izleyebilirdim ama yapmam gereken bir şeyler vardı..Karşılık vermek gibi mesela...
O beni öperken , sonunda ben de dudaklarımı hareket ettirerek ona karşılık verdiğimde gülümsedi ve biraz sonra dudaklarımızı ayırdı .
Utanıp başımı önüme eğdim . İlk kez biriyle -bir intikam için olanları saymazsak- öpüşmüştüm..
Bu kişinin aşık olduğum adam olduğunu bilmek de beni ayrı bir sevindiriyordu..
Üçüncü kez elini çeneme koyup ona bakmamı sağladığımda gülümsüyordu . Gülümsediğinde ortaya çıkan o inci gibi dişleri benim de gülümsememi sağlamıştı..
"Seni seviyorum Su Kuzey.."
Sadece dört kelime..Sadece bu dört kelime benim kalbimin durması için yeterliydi . Ah ! Bir de beni öpmesi vardı değil mi..?
Bu duyduğum dört kelimenin hayatımı değiştireceğine emindim..
"Seni seviyorum Ateş Güney.."Derken yanaklarımın kızardığına emindim .
Bu sözlerime karşılık sırıttığında bir an her şeyin intikam olduğunu sanmadım değil..Taa ki burnumun üstüne bir öpücük kondurana kadar..
Bu hareketine karşılık sesli bir şekilde güldüm .
"Hadi gel biraz yürüyelim ." Deyip onu kolundan tutup ağacın altından çekmeye çalıştığımda kaşlarımı çattı "Saçmalama Su yağmur yağıyor ." Dediğinde gözlerimi devirdim .
"Ya ne olacak ben yağmurda yürümeyi çok severim . Hadi lütfen ." Deyip yavru köpek bakışlarımı attığımda gözlerini devirip kafasını olumlu anlamda salladığında bir an sevinip yanağını öptüm . Yanağını öptüm.. Yanağını mı öptüm ?
Hafif korku dolu gözlerle Ateş'e bakarken ciddi bir şekilde bana baktı . Hoşlanmamış mıydı ? Lanet olsun ! Benim kontrolüm dışında olmuştu . Farkında bile olmamıştım .
Tam ağzımı açıp bir şeyler söyleyecekken Ateş'in ciddi bakışları yerini sırıtmaya bıraktığında şaka olduğunu anlayıp rahatladım ama hiçbir şey söylemeden kaldırımda yürümeye başladım . Ateş de yanımda yürümeye başladığında kafamı ona çevirdim . Ona baktığımı görünce gülümseyip önce benim kapüşonumu sonra da kendi kapüşonunu kapattığında ben de gülümsedim .
Bu halimiz çok masumdu..Tıpkı birbirine aşık olduklarını sanan iki küçük çocuk gibi..
Yağmur yağdığı için biraz üşüdüğümde kollarımı iki yanıma sardım . Bunu gören Ateş kaşlarını çattı "Üşüdün mü ?" Dedi azarlarcasına "Ben sana demiştim yağmur yağıyor , yürümeyelim diye ." Deyip beni kendine çekti ve kolunu omzuma attı . Bu hareketi ile kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda o da kafasını eğip gözlerime baktı . Birbirimize şapşalca gülümseyip yürümeye devam ettik .
Artık üşümüyordum..
Hiç konuşmadan biraz yürüdüğümüzde sabah doğum günümü kutladığımız parka gelmiştik . Parkı görünce içimde bir sevinç oluştu . Kafamı kaldırıp hevesli bir şekilde konuşmaya başladım "Ateş-"Ama Ateş sözümü kesti "Aklından bile geçirme ." Dediğinde omuzlarımı düşürdüm . Altı üstü sallayacaktı ya ! Sanki beni iki sallasa bir yerleri eksilirdi !
Yolda yürürken hiç konuşmadığımı ve üzüldüğümü gören Ateş "Tamam !" dedi isyan edercesine . Bense hevesle ona döndüm "Gerçekten mi ?!"diye bağırıp boynuna sarıldığımda biraz duraksasa da , sonunda o da kollarını belime sardı ve yüzünü boyun girintime soktu . Gıdıklanmıştım ama önemsemiyordum . O bana sarılıyordu ! Gıdıklansam ne olacaktı ki ?
Az bir süre öylece bekledikten sonra geri çekilip elini tuttum ve onu parka doğru çekiştirmeye başladım . Her ne kadar mızmızlansa da sonunda parka geldiğimizde salıncağa oturdum .
Bu çocuksu halime gülüp arkama geçti . Salıncağı itmesi için beklerken itmediğinde kaşlarımı çattım "Hadi-" kafamı geriye doğru eğdiğimde Ateş ile burun buruna geldiğimiz için sözüm yarıda kesildi . Sırıtıyordu..
Bu halimize gülüp kafamı önüme çevirdim ve salıncağı itmesini bekledim..
Ve sonunda salıncağı itti . Sonra bir daha..Bir daha..Ve bir daha..
Salıncakta hızlı bir şekilde sallanırken gözlerimi kapattım . Kalbim yerinden çıkacak gibiydi sanki..Acaba nedendi ?
Salıncakta hızlı sallandığım için mi , yoksa Ateş burada olduğu için mi ?
İkinci seçenek daha mantıklı geliyordu..

#Ateş'in ağzından..

Salıncakta tıpkı bir çocuk gibi sallanan Su'yu izlerken gülümsedim . Bir insan nasıl bu kadar masum olabilirdi ? Benim tanıdığım hiçbir kız bir gram bile masum değildi hiçbir zaman..Hepsi ; yüzünde tonlarca makyaj , altında mini etekle , erkeklerin peşinde dolaşan kızlardı..Ama Su..
Su öyle değildi . Onun tek derdi kendi rahatlığıydı..Diğer kızlar gibi , erkekler onun umrunda değildi . Tabii ben dışında..
Beni sevdiğini biliyordum . Bunu Emre'nin onu aldattığını öğrendiği günün ertesi günü anlamıştım..Hatta onu kıskandırmıştım bile..Ama sonu pek de güzel bitmemişti..
Su'yu sallamayı bırakıp salıncağın yanındaki direğe yaslandım ve Su'yu izlemeye başladım . Gözleri kapalıydı..
"Su ?" Dedim sorarcasına . Salıncak hâlâ sallanmaya devam ediyordu ama Su bana cevap vermiyordu .
Ayağa kalkıp , sallamayı bıraktığım için yavaşlayan salıncağın karşısına geçtim . Gözleri kapalıydı .
Yanına yaklaşıp dizlerimin üstüne çömeldim . Böylece boylarımız eşitlenmişti "Su ?" Dedim hafif bir sessizlikle . Yine cevap vermeyince önüne düşen kâhkülünü alıp kulağının arkasına koydum . Buna karşılık biraz yerinde kıpırdansa da hâlâ gözlerini açmamıştı . Kaşlarımı çattım
"Yoksa uyudun mu ?"

😴😴😴😴😴😴😴😴😴😴

ATEŞLE OYNAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin