"Nereden öğrendin?"
Soruma karşılık yatakta yanıma uzandı ve omuzunun üstüne yatıp gözlerini gözlerime kenetledi. Uzun sayılacak bir süre boyunca yüzümü inceledikten sonra "Toprak diye bir çocuk söyledi." Dediğinde gözlerimi kıstım. Hain! Söylememesini söylenmiştim oysaki. Ama ona kızamazdım ki. O, sevdiğini sevdiğine söyleyemeden onu kaybetmişti. Benim de aynısını yaşmamı istememişti. Beni düşünmüştü. Tıpkı benim Ateş'i düşündüğüm gibi. Gerçekten çok değerli arkadaşlara sahiptim..
"O gece Hande ile aramızda bir şey olmadı." Diye aniden konuştuğunda yüzüme bir tokat gibi çarpan görüntülerle gözlerimi kapattım. O ise devam etti "Sadece sen öyle san istedim. Sen gör, üzül istedim. Beni üzdüğün gibi sen de üzül istedim. Ama.." derken durdu ve elini yanağıma koyup okşadı "Özür dilerim güzelim.."
Yapmamıştı. Hande ile birlikte olmamıştı. Çünkü her ne olursa olsun o beni seviyordu, sevecekti. Bilmiyordu. Onları gördükten sonra merdivenlerden düştüğümü anlamamıştı. Gerek de yoktu zaten. Yeterince ayrı kalmıştık. Bir de bunun vicdan azabıyla benden uzaklaşmasını istemiyorum.
Az önce dilediği özürü umursamayıp ona "Şirket ne durumda?" Diye bir soru yönettiğimde omuz silkti "Bilmem."
Kaşlarımı çattım. Nasıl bilmezdi? Biliyordu da bana mı söylemiyordu? Yoksa çoktan batmış mıydı? Çok mu batmıştı acaba? Ona sorgular bir şekilde bakmaya başladığımda derin bir nefes verdi "Bilmiyorum çünkü şirketle hiçbir bağım kalmadı." Dediğinde gözlerimi kocaman açtım. Babası, Hande ile evlenmediği için onu kovmuş olamazdı değil mi? O kadar kötü bir indan olabilir miydi? Para için oğlunu istemediği bir kızla evlendirecek kadar kötü bir insan..
"Yani artık karşında fakir bir Ateş Güney var." Deyip sırıttığında dudağımı büzdüm "Sanırım senden ayrılmak zorundayım.." dediğimde sırıtışı silindi. Kaşlarını çatıp yatakta dikleşti "Nedenmiş o?" Diye sorduğunda ben de onun gibi dikleşip omuz silktim "Fakirsin çünkü." Dedim, umursamazca "Ben zengin koca istiyorum."
Bana tek kaşını kaldırıp anlamazca bakmaya başladığında kahkaha attım. Tabiki de şaka yapıyordum. Paraymış, şirketmiş kimin umrundaydı? O olsa yeterdi.
Kahkaha attığımı gören Ateş, bana gözlerini kısarak baktı "Böyle şakalar yapınca seni boğasım geliyor." Dediğinde gözlerimi kocaman açtım. Biraz durduktan sonra devam etti "Ama sonra gülüyorsun ya, o zaman da öpesim geliyor." Dediğinde şirince sırıttım ve yatakta ona doğru yaklaştım "İkinci seçenek çok daha mantıklı geliyor.."
Güldü. "Bence üçüncü seçenek daha mantıklı.." dediğinde tek kalımı kaldırdım. Üçüncü bir seçenek sunmamıştı ki..
"Üçüncü seçenek?" Diye sorarcasına konuştuğumda muzur bir şekilde sırıttı "Sevişmek?" Gözlerimi devirdim."Ya dördüncü seçenek?" Dediğimde merakla tek kaşını kaldırdı. Bunun üzerine sırıtıp devam ettim "Hiçbiri."
Bu kez o gözlerini devirirken başımı omzuna koyup beline sarıldım. O da kolunu omzuma atıp beni sardığında gözlerimi kapattım
"Çalışacağım."
Söylediği ile gözlerimi açıp kafamı ona çevirdim "Ne?" Diye sorduğumda bana baygınca baktı "Çalışamayacağımı mı düşünüyorsun?" Diye sorduğunda dudağımı büzdüm. Ateş'i çalışırken hayal edemiyordum. Hem ne işi yapabilirdi ki o?
Tereddütle "Hayır.." dediğimde bana sorgularca baktığı için devamını getirdim "Hangi işte çalışacaksın?" Diye sorduğumda kaşlarını çattı. Gözlerini benden alıp odanın herhangi bir yerine odakladığında düşündüğünü anladım. Daha önceden buna karar vermemişti bile..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞLE OYNAMA
Teen Fiction| İlk yangın çıktığında insanlar üzerine koşturmuş derler. Dans eden ateşin güzelliğine aldanıp kül olmuşlar.. | • • • "Su.." dedi uyarır bir ses tonunda "Ateşle oynama..Yanarsın." Meydan okumak mı? En sevdiğimden! Onun bu meydan okuyuşuna karş...