"Hayır Ateş! İzin vermiyorum." Diye bağırdım tekrar, kollarımı göğsümde birleştirirken. Buna karşılık sesli bir şekilde nefesini dışarı verip koltukta yanıma oturdu "Su çalışmak zorundayım, biliyorsun."
"Ama barda çalışmak zorunda değilsin."
"Altı üstü barmenlik yapacağım. Bunda bu kadar büyütülecek ne var ki?"
Gözlerimi büyüttüm "Sürtüğü var, sarhoş sürtüğü var, kısa giymiş sarhoş sürtüğü var, yakışıklı avcısı kısa giymiş sarhoş sürtüğü var. Var da var.." diye saydıktan sonra tek kaşımı kaldırdım "Daha sayayım mı?"
Koltukta bana yaklaşıp ellerimi avuçlarının arasına aldı "Bak güzelim.." dedi, oldukça yumuşak bir ses tonunda "Ben de istemiyorum, insanların içki kokan ağızlarına bakmayı ama çalışmak zorundayım ve babamın beni kovdurtamayacağı tek yer, bar. Bu yüzden başka şansım yok."
Dudağımı büzüp düşündüm. Haklıydı. Okan Güney kafe müdürleriyle konuşup para karşılığı çalışanlardan herhangi birini kovdurtabilirdi ama barda parası sökmezdi. Bildiğim kadarıyla çalışacağı barda hatrı sayılır bir çevresi de vardı. Ama.. Onu oradaki sürtüklerin eline bırakamazdım. Ya Ateş masumca içki servis ederken bir sürtük gelip dudaklarına yapışsaydı? Ben de orada olmazsam o kızı kim dövecekti? Bekle.. Eğer ben de onunla gidersem...
"Eğer ben de seninle gelirsem, olur." Dediğimde kaşlarını çattı "Tabii ki hayır!"
"Ya Ateş gerçekten susup oturacağım, hiç ses çıkarmayacağım." Diye sıraladığımda bana tek kaşını kaldırarak baktı. Bunun üzerine gözlerimi devirdim ve somurttum "Tamam.. Bir de kimseyi dövmeyeceğim." Tövbe..
Bana inanmıyormuş gibi baktığında ofladım "Gerçekten.. Dövmeyeceğim."Allah'ım sen günah yazma..
"Gözümün önünden ayrılmayacaksın?" Diye sorarcasına konuştuğunda onu onaylarcasına kafamı salladım. Buna karşılık sırıttı ve koltukta bana doğru eğildi "O halde biraz doğum günümden konuşalım.." dediğinde kalbimin ağzımda attığını hissederken gözlerimi kovaman açtım. Dün gece.. Bu konu kapanmalıydı. Hiç açılmadan kapanmalıydı!
"Ş-şey.. Ben.. Benim çişim geldi.." diye saçmalarken salonu terk etmek için ayağa kalktığımda beni kolumdan tutup kendine çekti. Bununla birlikte dengemi kaybedip kucağına düşer biçimde oturduğumda nefesini ensemde hissediyordum. Arkamda olduğu için görmeyeceğini bilerek dudağımı ısırdım. Konu kapanmalıydı.
"Şu doğum günü hediyesi olayı.."
Burnunu enseme sürttüğünde yutkundum ve ellerimle kendime rüzgar estirdim "Çok mu sıcak oldu burası?"
Güldü. Kulağımın hemen arkasında gülüşü yankılanırken nefes alamadığımı hissettim. Bendeki de can be hacı..
Kulağıma doğru eğildi ve fısıldadı "Şu ana kadar aldığım en güzel doğum günü hediyesiydi.."
Sesinden sırıttığı anlaşılıyordu pisliğin. Dün geceyi unutsaydı ne olurdu sanki? Altı üstü o şey olmuştu işte..
Telaşla kucağından kalktığım gibi koşarak banyoya girdim. Arkamdan kapıyı da kapattıktan sonra yere oturup sırtımı kapıya yasladım. İki dakika sapıtmadan duramıyordu. Hayır yani, tamam istediğin şey oldu işte, sus otur. Ne diye sürekli onu konuşuyorsun? Oldu olacak bir de alnına 'Su benimle yattı' yazdır. Pis sapık!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞLE OYNAMA
Novela Juvenil| İlk yangın çıktığında insanlar üzerine koşturmuş derler. Dans eden ateşin güzelliğine aldanıp kül olmuşlar.. | • • • "Su.." dedi uyarır bir ses tonunda "Ateşle oynama..Yanarsın." Meydan okumak mı? En sevdiğimden! Onun bu meydan okuyuşuna karş...