Bölüm 53 - Saat gece on iki

52 4 0
                                    

Şu Ateş denen yakışıklı öküzün beni artık öpmesi gerekiyordu. Eğer beni öpmezse ve ben iddiayı kaybedersem bizimkilerin yanında Ateş'e aşkım diyecektim. O kelimeyi duymaktan bile tiksinirken Ateş'e nasıl söylerdim? Hem de bizim salakların yanında.. Önümüzdeki bir ömür dillerinden düşmezdim valla. Bizim şu Ateş'in de inadı tutmuştu, öpmüyordu bir türlü. Hayır, eskiden günde beş vakit beni öpen çocuk, şimdi imana gelmiş playboy gibi benden uzak duruyordu. Aslına bakarsanız benden uzak durması benim işime gelmiyordu. Yani, en az onun beni öpmek istediği kadar ben de onu öpmek istiyordum ama  Ateş Bey'in hiç öpesi yokmuş gibiydi. Sırf beni bara götürmemek için yaptığı şeylere bakın, öküzün. Altı üstü gelip oturacağım ya! Ölür müsün? Hayvan.

Yatak odasına girdiğimde masumca uyuyan Ateş'i görünce sırıttım. Uyku sersemi haliyle beni öpmesi daha kolaylaşır diye umuyordum. Ve bende iddiayı kazanacaktım. Eğer kazanamazsam, bu gece on ikide Ateş'in geçen iki günün hıncını çıkaracağını biliyordum.

Yavaş ve sessiz adımlarla yatağa yaklaşıp üstüne çıktım. Anında gözlerini aralarken şirince sırıttım

"Sevgilim?"

Bana baygın ve uykulu gözlerle bakarken kaşlarını çattı "Seni öpmeyeceğim Su." Dediğinde ofladım

"Ateş dünden beri sürekli uyuyorsun ya. Hile yapıyorsun. Böyle iddia olmaz ki."

İddiaya girdiğimiz günden beri benden uzak duruyor, sürekli uyuyordu. Tabi, kendini tutamayıp beni öpeceğinden korkuyordu, öküz. Yani, öyle kolay da değildi benim gibi cazibeli bir kızı öpmeden durabilmek..

"Asıl sen hile yapıyorsun kızım. Sürekli beni tahrik ediyorsun."

Şirince sırıttım. Yani belki birazcık doğru söylüyor olabilirdi. Ama ne yapabilirdim ki? Başka türlü yüzüme bile bakmıyordu, hayvan.

Sırıtışımı yüzümden silerken eğilip yanağını öptüm "Beni hiç özlemedin mi?" Diye fısıldadığımda gözlerini kapatıp üst dudağını dişlerinin arasına aldı. Bu iş tamamdır gençler, hayırlı olsun!

Dur bir dakika.. Ateş'in ani bir hareketle beni altına alıp üstüme çıkmasıyla gözlerimi kocaman açtım. Bunu beklemiyordum. Her neyse. Sanırım birazdan öpecekti.

İnş cnm ya.

Ellerini iki yanımdan yatağa sabitlerken yüzünü boynuma gömdü. Boynuma küçük öpücükler kondururken dudaklarımı birbirine bastırdım. Dudağımdan öpemiyordu tabi, köpek!

Kafasını boynumdan kaldırıp burnunu yanağıma sürttü "Çok özledim.." diye fısıldadığında zaten horon tepen kalbim, kolbastı oynamaya başladı. Öp de kazanayım artık zalımın oğlu!

"Bu yüzden.." dedi, çeneme bir öpücük kondururken "Uslu bir kız olacaksın ve gece on ikiye kadar beni tahrik etmeyeceksin."

Kendini yanıma bıraktığında derin bir nefes aldım. Benim onu tahrik etmem gerekirken onun bana yaptığına bakar mısınız ya? Yakışıklı köpek! Allah'ım, doğru düzgün hakaret bile edemiyorum şu çocuğa..

Az önce söylediklerini takmayıp pes etmedim ve yine üstüne çıktım. Buna karşılık gözlerini devirdi. Tam, bir şey söylemek için dudaklarını aralamıştı ki, ben ondan önce davranıp dudaklarımı dudaklarına bastırdım. İşte şimdi iddiayı kazanacağıma emindim çünkü, ben onu öperken onun bana karşılık vermemesi mümkün değildi. Dayanamayacağına kalıbımı basardım.

Yavaşça dudaklarını öperken gözlerini sıkıca kapattı. İddia yüzünden karşılık veremiyordu tabi. Bu, gülmek istememe neden olurken kendimi zor da olsa durdurdum. Ciddiyetimi bozmamalıydım. Aksi takdirde iddiayı kaybedebilirdim. Ve bu da isteyeceğim son şey bile değildi.

ATEŞLE OYNAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin