Son dersin başlarında sınıfın kapısının açılmasıyla hocanın sözü kesildi . Nöbetçi öğrenci olduğunu düşündüğüm çocuk "Müdür , Eylül Babalık ve Su Kuzey'i çağrıyor ." Dediğinde hoca dahil herkesin gözü bize döndü . Gözlerimi devirdim . Büyük ihtimalle Hande'yi dövdüğümüz için çağrıyordu .
Sınıftaki herkes kendi aralarında bizim hakkımızda konuşmaya başlayınca hoca "Tamam kızlar siz gidebilirsiniz ." Dediğinde Eylül ile ayağa kalkıp sınıftan çıktık .
Hande'ye acıyormuş gibi yaparak "Keşke fazla dövmeseydik ." Diyen Eylül'e karşılık sırıttım "Hak etti sürtük ."
İkimizde gülerken müdürün kapısının önüne geldiğimizde Eylül'e 'rahat ol.' bakışımı atıp boğazımı temizledim ve kapıyı açtım . İkimiz de içeri girdiğimizde Hande müdürün masasının karşısındaki sandalyede oturuyordu . Yanakları oldukça kızarmış , saçı başı birbirine girmiş , salya sümük ağlıyordu. Ona iğrenerek bakıp hemen yanımdaki Eylül'e doğru eğilip "Bu kadar dövmüş müydük ya ?" Diye fısıldadığımda ikimiz de sessizce kıkırdadık .
Müdür bunu fark etmiş olacak ki , bizi uyarırcasına boğazını temizledi
"Evet , kızlar bu kez neden kavga ettiniz ?" Diye sorduğunda işaret parmağımı hafifçe kaldırıp bir adım öne çıktım ve itiraz ettim "Yalnız hocam , kavga etmedik . Kavga : iki tarafın birbirini dövmesi sonucu oluşur fakat bizimki tek taraflıydı . Yani biz kavga etmedik , Hande'yi dövdük , o da dövüldü ."
Müdür bana tek kaşını kaldırdığında az önce öne doğru attığım adımı geri çektim ve tekrar Eylül'ün yanına gelmiş oldum .
"Tamam ." Dedi müdür ciddiyetle "Hande sen çıkabilirsin kızım ."
Hande oturduğu sandalyeden kalkıp bize küçümseyici bakışlar attıktan sonra odadan çıktı .
"Kızlar bu böyle olmayacak . Sizi ne kadar uyardıysam da yine aynısını yapmaya devam ediyorsunuz . Madem öyle , bir de ceza vermeyi deneyelim.."
Dediğinde gözlerimi kocaman açıp Eylül'e , kopya yazdığı sıradan kaldırılıp başka bir sıraya oturtturulan öğrenci bakışı attığımda o da bana dudağını ısırarak cevap verdi . Bu , kısaca 'Yandık .' demek oluyordu..
Kafamı tekrar müdüre çevirdiğimde tekrar konuşmaya başladı "İkiniz de , önce basketbol sahasını temizleyeceksiniz .
Sonra da kütüphanedeki bütün kitapları yeniden alfabeye göre dizeceksiniz..Yarın sabah başlıyorsunuz .
Şimdi çıkabilirsiniz..."🤦🏼♀️🤦🏼♀️🤦🏼♀️🤦🏼♀️🤦🏼♀️🤦🏼♀️🤦🏼♀️🤦🏼♀️🤦🏼♀️🤦🏼♀️
Ateş arabayı bizim evin önünde durdurduğunda emniyet kemerimi çözüp Ateş'e döndüm "Yarın sabah-" ne diyeceğimi anlayıp sözümü kesti "Hayır Su , yarın sabah kitapları dizmene yardım etmeyeceğim ."
Kaşlarımı çatıp yüzümü düşürdüm "Ya az bişey yardım etsen ölür müsün ?" Ben , annesi ona odasını toplamasını söyleyen çocuk gibi masumca konuşurken sırıttı "Sana yardım etsem ölmem ama seni , o ufacık boyunla yüksek raflardaki kitaplara ulaşamamanı izlemezsem ölürüm güzelim ."
Ona gözlerimi kısarak bakıp dil çıkardım . Muhtemelen ben kitapları dizerken , gün boyu yanımda bekleyecekti . Ve söylediği gibi benim yüksek raflara ulaşamamamı izleyecekti..
Ona arkamı dönüp arabadan inmeye yeltendiğimde kolumdan tutup beni kendine çevirdi . Beni kendine çevirmek için bana doğru eğilmişti ve yine beni kendine çevirdiği için ben de ona doğru eğilmiştim ve burun buruna gelmiştik . Boğazımın kurumaya başladığını hissettiğimde gözleri dudaklarıma kaymıştı bile "Bir öpücük vermeden nereye gidiyorsun ?"
Kaşlarımı çatıp hafifçe geri çekildim "Hem bana yardım etme , hem de öpücük iste . Yok öyle bi dünya.." dediğimde bana doğru daha da eğilip gözlerini bir anlığına gözlerime çıkarsa da hemen geri dudaklarıma indirdi "Bakalım var mıymış.." Deyip dudaklarını dudaklarıma bastırdığında gözlerimi kapattım . Elim istemsizce boynuna giderken dudaklarını hafifçe geri çekti . Gözlerini gözlerime çıkarıp sırıttı "Demekki varmış ."
Kaşlarımı çatıp geri çekildim ve yanağına yavaş bir tokat attım . Sinirle kapıyı açıp arabadan indim ve apartmanın kapısına doğru yürümeye başladım . Henüz bir-iki adım atmıştım ki , aklıma gelen şeyle sırıtarak arkama döndüm . Ateş arabanın içinde benim apartmana girmemi bekliyordu . Ben arkamı döndüğümde tek kaşını kaldırmıştı . Aramızda en fazla iki metre varken dudağımın kenarını ısırdım . Bunu yapıp onu sinir etmek çok hoşuma gidiyordu . O dudaklarımı ansızın öpüp beni sinir ediyordu , ben dudağımı ısırıp onu sinir ediyordum . Gerçi ikisinin sonunda da beni öpüyordu ve ikimizde kârlı çıkıyorduk ya , neyse..
Dudağımı ısırdığımı görüp kaşlarını çattı ve biraz sonra hızlı bir hareketle aşağı inmek için arabanın kapısını açtığında gözlerimi kocaman büyüttüm . Dudaklarımdan hafif bir çığlık dökülürken koşarak apartmana girdim . Hızlıca merdivenleri çıkıp çantamdan anahtarımı çıkardım ve eve girdim . Hızlı ve telaşlı adımlarla odama yürürken kalbim deli gibi çarpıyordu .
Odamın kapısını kapatıp yatağıma oturdum ve kendi kendime sırıttım . Acaba beni yakalasaydı ne olurdu..?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞLE OYNAMA
Teen Fiction| İlk yangın çıktığında insanlar üzerine koşturmuş derler. Dans eden ateşin güzelliğine aldanıp kül olmuşlar.. | • • • "Su.." dedi uyarır bir ses tonunda "Ateşle oynama..Yanarsın." Meydan okumak mı? En sevdiğimden! Onun bu meydan okuyuşuna karş...