"Ya ben de istiyorum.." diye söylendim somurturken. Karşımda rakısını kafasına dikleyen Ateş bana bilmem kaçıncı kez kaşlarını çattı "İçemezsin." Diye kesin konuştuğunda gözlerimi devirdim. Ben demiştim, bu gece dağıtalım diye ama beyefendi sadece kendi üstüne alınmıştı. Birlikte aldığımız rakıları kendi götürüyordu. Ben de içmek istediğimdeyse zararlı olduğunu söylüyordu. Götüm.
"Ben, sen buraya gelmeden önce de içiyordum." Diye bir itirafta bulunduğumda hiçbir şey olmamış gibi omuz silkti "Biliyorum."
Şaşkınlıkla dudaklarım aralanırken kaşlarımı çattım. Nereden biliyordu ki? O bu şehire gelip beni bulmadan önce onu hiç görmemiştim. Benim alkol kullandığımı bilmesi imkansızdı
"Nereden biliyorsun?" Diye sorduğumda bardağından bir yudum daha aldı "Gördüm." Dedi, gözleri bir noktaya sabitlenirken "Hem de, kaç kez.."
Şaşkınlıkla tek kaşımı kaldırdım. Ne diyordu bu? Ben onu görmemişsem, o beni nasıl görmüştü? Madem ki o beni görmüştü, neden benim onu görmeme izin vermemişti? Çok bencildi.
"Hapisten çıktıktan sonra bizim çocuklara seni buldurdum. İki yıl boyunca Allah'ın her günü seni takip ettim." Dediğinde gözlerimi büyüttüm. Ciddi miydi? Eğer ciddiyse neden karşıma çıkmamıştı ki? Çıksaydı belki daha farklı olabilirdi.
"Hani senin şu, iki yıldır sana mesaj atan sapığın var ya. Sana güzelim dedi diye, sen ona darıldıktan sonra sana daha yazmayan.." dediğinde aklıma gelen şeylerle düşündüm. Evet, Ateş geldikten sonra bana daha hiç yazmamıştı. Ateş geldikten sonra..
Gözlerimi kocaman açıp Ateş'e baktım "O sen miydin?"
Bardağından bir yudum daha aldıktan sonra burukça gülümsedi "Seni buldum, bulmasına da.. Karşına çıkmaya cesaret edemedim. Beni görmek istemezsin diye düşündüm. Sonuçta benim yüzümden..." dediği sırada aklıma gelen şeylerle acıyla gözlerimi yumdum. Şu an onları hatırlamak istemiyordum. Ateş'in anlatacağı şeyler daha çok dikkatimi çekiyordu.
"Her neyse. Ben de; madem kendimi gösteremiyorum, bari hissettireyim hesabı sana yazmaya başladım."
Anlattığı şeylerle ağzım o şeklini alırken Ateş'in boynuna sarıldım. Çok güzel seviyordu be!
"Nasıl bu kadar güzel düşünebilmeyi başarıyorsun be, adam?" Diye fısıldadığımda kollarını belime dolarken beni kendine bastırdı ve yüzünü boynuma sakladı "Konu sen olunca güzel düşünmemek elde değil be, hatun."
Burukça gülümseyerek benden ayrıldığında masanın üstendeki sigara kutusunu eline aldı ve içinden bir sigara çıkarıp koltuğa bıraktı. Kendi kendime omuz silkip bıraktığı kutuyu elime aldım ben de. Kutunun kapağını kaldırdığımda içinde bulunan onlarca daldan birini seçmek için içine göz gezdirdim. En köşedeki sigara dalında karar kıldığımda Ateş dudaklarının arasındaki sigarayı çoktan yakmış, beni izliyordu. Gülümseyerek sigaramı dudaklarımın arasına yerleştirdim ve Ateş'e yaklaştım. Benim sigarının ucunu onun sigarasının ucuna değdirerek yaktığımda yeri çekildim ve sigaramdan içime bir nefes çektim. Ateş dikkatle beni izlerken güldüm "Bırak onlar Galata'ya çıksın. Biz seninle sigara içelim."
Sesli bir şekilde gülüp kolunu omzuma attı "Bu günlük izin verdim. Bir daha olmaz." Dediğinde kafamı olumlu anlamda salladım
"Ne kadar da düşünceli bir bey."
Masadaki bir rakı şişesini elime alıp diklediğimde Ateş kahkaha ike gülmeye başladı. Şişeyi indirip Ateş'e sorarcasına baktığımda zar zor kahkahasını durdurup beni işaret etti "Kızım bu ne hâl? Bir elinde sigara, bir elinde rakı. Gören de derdin var sanır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞLE OYNAMA
Teen Fiction| İlk yangın çıktığında insanlar üzerine koşturmuş derler. Dans eden ateşin güzelliğine aldanıp kül olmuşlar.. | • • • "Su.." dedi uyarır bir ses tonunda "Ateşle oynama..Yanarsın." Meydan okumak mı? En sevdiğimden! Onun bu meydan okuyuşuna karş...