Ateş'in Ağzından.."Su aç kapıyı !" Diye bağırdım, belki de henüz sadece birkaç saniye kapıda beklememe rağmen. Tekrar kapıyı yumrukladım, "Su!" Diye bağırırken. Sinirle elimi saçlarıma daldırıp çekiştirdim. Sakin olmalıydım. Sakin olmalı, Su doğrulamadan hiçbir şeye inanmamalıydım.
Birkaç saniye sonra kapı yavaşça açıldığında karşımda gördüğüm gözleri kızarıp davul gibi şişmiş Su'yun omzuna çarparak içeri girdim. O da arkamdan kapıyı kapattığında zaman kaybetmeden sordum "Doğru mu?" Dedim, sesimi yüksek çıkarmamaya çalışarak. Cevap vermeyip başını yere eğmekle yetindiğinde kendime hakim olamayıp sertçe kolundan tuttum ve yüzüme bakmasını sağladım "Bu doğru mu Su?!" Diye, tam yüzüne doğru gürlediğimde gözlerini sıkıca kapattı."Beni, bizi iki yüz bin liraya sattığın doğru mu?!"
Olmamalıydı. Para uğruna benden, bizden vazgeçmiş olmamalıydı. Su böyle biri değildi! Hiç böyle biri olmamıştı.
"Doğru." Dediğinde belki gözlerinde ufacık bir yalan söylediğine dair belirti aradım fakat yoktu. Bırak yalan belirtisini, utanma dahi yoktu! Beni para için bıraktığı doğru muydu gerçekten? Bunca senedir sevdiğim, onun için hapse bile girdiğim kız, beni sadece iki yüz bin liraya satmış mıydı yani? Bu kadar basit miydi? Ya da bu kadar basit miydik? Biz bu muyduk? Bu kadar mıydık cidden?
"Yalan mıydı ?" Diye fısıldadım, gözlerim dolarken. Neden? Neden gözlerinde ufacık bir umut yok? Neden şu durumda gözünde bir damla bile yaş yok? Ben bile ağlıyorken..Sen neden böyle ifadesiz duruyorsun?
Gözlerini kaçırıp kolunu elimden kurtardı ve bir adım geri çekildi. Gözleri gözlerimden başka her yerde gezinirken "Git.." diye fısıldadı, sanki kendi kendine konuşurmuş gibi. Acıyla gözlerimi yumdum. Bununla birlikte gözümden yanağıma doğru bir damla yaş süzülürken sinirle duvara yumruğumu geçirdim. Bununla birlikte duvarın yumruk attığım kısmı içe çökerken yüzüne doğru gürledim "Her şey yalan mıydı ?!" Bu cümleyi söylemek bile benim canımı bu denli yakıyorken, bunun gerçek olduğunu düşünmek..
"Ateş, git.." diye fısıldadı, yine kendi kendine. Daha da sinirlendim. Bu nasıl bokluktur ya! Böyle işi sikerim ben!
Ona yaklaşıp aramızdaki mesafeyi kapattım ve iki kolundan onu sıkıca tutup sarstım "Neden?" Diye bağırdım, yine yüzüne yüzüne "Neden ya neden?!" Gözümden aşağı birkaç damla daha düşerken nefes alışverişlerim hızlanmıştı. Gözlerine baktım öylece birkaç saniye.. Belki de son kez böyle uzun uzun bakıyordum ya hani..
"Para için yapmış olamazsın !" Diye bağırdım ve birkaç adım geri çekilip ellerimi saçlarıma geçirdim "Bunca şeyi sadece boktan birkaç kağıt parçası için yapmış olamazsın!"
Tekrar duvara bir yumruk geçirirken durmadım. İlkinin ardından tekrar tekrar yumrukladım duvarı. Başka bir şey için ayrılsak belki bu kadar öfkelenmeyebilirdim ama para için.. Para için olmamalıydı be! Olmasındı..
Elimden akan kanlar duvara kırmızı rengini bırakırken Su hızlı adımlarla bana yaklaştı. Endişeli yüz ifadesiyle kanayan elimi avuçlarının arasına aldı "Yakma canını.." dediğinde histerik bir kahkaha atıp elimi avuçlarının arasından çektim "Ne oldu? Yıllardır beni seviyormuş gibi yapman yetmedi, şimdi de benim için endişeleniyormuş gibi mi yapacaksın?" Eğer öyleyse, inanmıyorum..
Yavaşça kafasını iki yana sallayıp kaşlarını kaldırdı. Yüzüne takındığı üzgün ve endişeli ifade beni neredeyse güldürecekti. Oyunculukta bir numaraydı gerçekten.. Bunca sene masumluğu o kadar iyi oynamıştı ki, buna şaşmamak gerekti.
"Ben hep seni diğerlerinden ayırdım, masum dedim, çok masum.." Derken aramızdaki mesafeyi kapattım ve tam karşısına geçip boyu benden kısa olduğu için başımı hafifçe eğdim "Ne farkın kaldı ha? Ne farkın kaldı?! Diğer orospulardan ne farkın kaldı?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞLE OYNAMA
Teen Fiction| İlk yangın çıktığında insanlar üzerine koşturmuş derler. Dans eden ateşin güzelliğine aldanıp kül olmuşlar.. | • • • "Su.." dedi uyarır bir ses tonunda "Ateşle oynama..Yanarsın." Meydan okumak mı? En sevdiğimden! Onun bu meydan okuyuşuna karş...