Beni neden Ayaz'ın öldüğü yere getirmişti ? Kardeşimin öldüğünü biliyor muydu ? Ya da Ayaz'ın ölümü ile bir ilgisi mi vardı ?
Ateş arabadan indiğinde dolu gözlerimle ben de inip Ateş'in yanına doğru yürüdüm .
Her taraf ağaçlıktı . Biraz önümüzde bir uçurum vardı . İşte bu uçurum..İşte bu uçurumdu Ayazımın canını alan .
Ateş uçurumun kenarına oturduğunda ben de yanına gidip oturdum ve onun gibi ayaklarımı aşağı sarkıttım . Aşağıda , denizin hırçın dalgaları kayaları dövüyordu..
Kafamı Ateş'e çevirdiğimde aşağıya baktığını gördüm . Benim ona baktığımı görünce kafasını bana çevirmişti . Tam her şeyi anlatmak için ağzımı açtığımda başımı omzuna yaslayıp beni susturdu "Şşş ! Biliyorum güzelim ."dedi fısıltıyla "Her şeyi biliyorum.."
Gözümden bir damla yaş aktı . Biliyorsa neden beni buraya getirmişti ? Neden bile bile canımı yakıyordu ki ?
Kafamı omzundan kaldırıp gözlerimi gözlerine kenetledim "O zaman neden ? Neden bile bile beni buraya getirdin ?"dedim sesimi hafif yükselterek . Gözlerimden ardı ardına akan yaşlar akarken Ateş gözlerini denize doğru çevirdi .
"Benim bir kardeşim vardı.." dedi "Defne.."
Bu ismi bir yerden hatırladığımı düşünüp zihnimi zorladığımda , Ateş'in telefon numarasını kızlar tuvaletine yazmak için Mert'in telefonunu karıştırdığımda Ateş ile olan konuşmalarında bu ismin geçtiğini hatırladım..
'Demek Ateş'in kardeşiymiş..' diye düşünürken Ateş tekrar konuşmaya başladı "O.."dediğinde gözleri dolmuştu "O , çok eskiden Emre ile çıkıyordu.." Emre'nin ismini duyduğumda kaşlarımı çattım . Eskiden Ateş'in kardeşi ile mi çıkıyorlardı ? Kıza , o pislik ile çıktığı için üzülmüştüm..
"Emre eskiden benim kardeşim gibiydi..Birbirimizi öz kardeşimiz gibi sever , korurduk.."
Kaşlarımı kaldırıp gözlerimi kocaman açarak Ateş'e bakmaya devam ettim . Ateş'in okula geldiği ilk gün , Emre ile karşılaştıklarında birbirlerini önceden tanıyor olabileceklerini düşünmüştüm ama..Düşüncelerimi anlatmaya kelimeler yetmiyordu...
"Sonra bir gün..Bir gün Defne , Emre'nin onu aldattığını öğrendi.."
Gözlerimden ardı ardına yaşlar boşalırken elimi ağzıma götürdüm . Benden önce Defne'ye , Ateş'in kız kardeşine de aynı şeyi yapmıştı demek..Bu onun kanında vardı , şimdi anlamıştım..
Acaba Defne şimdi neredeydi ? Bunu soracaktım ama Ateş'in sözünü kesmek istemiyordum..
"Defne..Defne bunu duyduğunda..
Bu uçurumdan atlayarak i-intihar etti..."
Beynim durmuştu..Her şey durmuştu sanki..Bunların yalan olduğunu duymak istiyordum..Bu duyduklarıma inanmak istemiyordum..
Emre , Ateş'in kardeşinin dolaylı yoldan katili olmuştu..
Sevdiğim adam ile kardeşlerimiz aynı yerde ölmüştü..Aynı yerde can vermişlerdi..
Kafamı Ateş'e çevirdiğimde bana bakıyordu . İşte tam o anda gözünden yanağına doğru bir damla yaş süzüldüğünde sanki içimde bir yerlerde bir şey kopuyormuş gibi hissettim..Sanki biri kalbimi bıçakla parçalara ayırıyormuş gibi...
"Ateş.."diye bağırdım , sanki onun adı bana güç verecekmiş gibi..Ağlayarak boynuna sarıldım . O da kollarını belime doladığında hıçkırarak ağlamaya başlamıştım .
Bu duyduklarım bana fazla geliyordu..Hem de çok fazla..Dayanamıyordum..
"Ateş ağlama.."deyip bedenlerimizi ayırdım ve saçlarını okşadım "Sen de ağlama güzelim.."dedi ve gülümsemeye çalıştı "Bak ağlayınca çok çirkin oluyorsun.."deyip yanaklarımı avuçlarının içerisine aldığında ben de gülümsemeye çalıştım...Saatlerdir Ateş'le uçurumun kenarında oturmuş , hiç bir tepki vermeden hırçın dalgaların kayalarla çarpışmalarını izliyorduk .
Artık ağlamıyordum..Çünkü ağlamamamı söylemişti...
Artık ağlamıyordu..Çünkü ağlamamasını söylemiştim...
Artık ağlamıyorduk...
"Dün doğum günündü , biliyorum.."
Ateş'in sözleriyle kafamı omzundan kaldırıp gözlerimi gözlerine kenetledim .
Giydiği uzun kazağın kolunu yukarı geçip bileğindeki siyah , üzerinde defne yaprağı olan bilekliği çıkardı
"Bu bana Defne'den kalan bileklik..Bu bilekliği onu , o soğuk toprağa verdiğimden beri hiç çıkarmadım.."dedi "Bu senin.."Tekrar gözlerim dolduğunda tam ağzımı açıp itiraz edecekken beni susturup o konuştu "İtiraz etme Su.."dedi "Lütfen..."
O ilk kez bu kadar güçsüz görüyordum..İlk kez bu kadar savunmasız...
Kafamı yukarı aşağı salladığımda bilekliği bileğime taktı . Zoraki gülümseyip boynuna sarıldım "Teşekkür ederim.."
Bana güvenip kardeşinden kalan bilekliği vermişti..Benim için bundan daha güzel bir hediye olamazdı..
Ondan ayrılıp bu kez ben kazağımın kolunu yukarı çektim . Bileğimdeki siyah , üstünde su damlacığı olan bilekliği çıkardım "Bu Ayaz'ın bana doğum günü hediyesi..O gittiğinden beri bunu bileğimden hiç çıkarmadım..." dediğimde ne yapacağımı anlayıp "Hayır Su saçmalama ." Dediğinde gözlerimi devirdim "Şu romantik anı bozmasan olmuyordu değil mi ?"
İkimizde gülümsediğimizde bilekliği bileğine takarken gözlerine baktım , yaşarmıştı..
Hemen kollarımı boynuna doladım
"Seni seviyorum.."
Ellerini belimde hissederken yüzünü boyun girintime sokup bir öpücük bıraktı "Seni seviyorum.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞLE OYNAMA
Teen Fiction| İlk yangın çıktığında insanlar üzerine koşturmuş derler. Dans eden ateşin güzelliğine aldanıp kül olmuşlar.. | • • • "Su.." dedi uyarır bir ses tonunda "Ateşle oynama..Yanarsın." Meydan okumak mı? En sevdiğimden! Onun bu meydan okuyuşuna karş...