"Ya Ateş beni şurdan indirir misin ?" Diye ciyaklamama karşın Ateş , gözlerini devirdi "Senin iyiliğin için Küçük Koala.." dediğinde bu sefer ben gözlerimi devirdim . Beni , küçük çocuklar gibi market arabasının içine oturtmasının nesi iyilikti ki ? Neden böyle bir şey yapma gereğinde bulunmuştu , orası ayrı bir konu
Her saniye Ateş'in yanından ayrılıp küçücük markette kaybolmayı başaran tek varlık sensin çünkü Su !
İç sesime küfürler yağdırırken kollarımı göğsümde birleştirdim ve Ateş'in arabaya kaşar peynir koyuşunu seyrettim . Oha bu ne yakışıklılık lan ? Bu yakışıklılık nereden geliyor oğlum ? Allah aşkına bir insan , market arabasına kaşar koyarken bile nasıl bu kadar taş olabilirdi ? Her neyse..Sonuçta bu afet benim sevgilimdi . Benim sevgilim..Benim...
Hıhı . Seni , çocukmuşsun gibi market arabasına oturtan sevgilin..
İç sesime yine küfürler edip bana seslenen Ateş'e döndüm elindeki yumurta kutusunu bana doğru uzattı "Bunu kucağına koy . Dikkat et , kırılmasın ." Dediğinde hafifçe kafamı salladım ve yumurta kutusunu kucağıma koydum .
Ateş marketin içinde arabayla turlarken onu izledim ve sonunda alışverişimizi bitirip arabaya vardığımızda bir oh çektim . Bunu gören Ateş bana küçümser bir bakış attı "Ne o ? Yorulmuş gibisin . Yumurtalar çok mu ağırdı ?" Diye sorduğunda gözlerimi devirdim . Tamam , bir tek yumurta taşımış olabilirdim ama alışveriş boyunca Ateş'i kesmek beni yormuştu .
Ateş'e cevap vermek yerine kafamı cama yasladım ve gözlerimi kapattım . Market beni gerçekten yormuştu.."Hadi gidip al şu eşyalarını da , eve gidip kahvaltı edelim . Açlıktan öleceğim ." Diyen Ateş'e gözlerimi devirdim . Marketten çıktıktan sonra benim evime gidip birkaç parça eşyamı almak istemiştim . Ateş ne kadar reddetse de onun başının etini yiyip gelmezse onunla bir daha öpüşmeyeceğimi söyleyerek , evime gelmeyi kabul ettirmiştim . Fakat şimdi benimle yukarı gelmeyeceğini söylüyordu
"Ya Ateş , benimle yukarı gelmeyecek misin ?" Diye sorduğumda sırıtıp kafasını iki yana salladı . Buna karşılık ona yine göz devirmek istesem de yapmadım çünkü şu an ona ihtiyacım vardı . Giysilerimi ben taşıyacak değildim ya !"Ya merdivenlerden çıkarken ayağım kayarsa da yere düşersem ve bileğimi burkarsam ? Sonra yakışıklı bir çocuk yanıma gelip bana yardım etmek ayağına bacaklarıma dokunursa ve-" lafımı bıkkın bir ses tonuyla böldü "Tamam ya , in hadi !"
Arabadan inip binanın dış kapısının önüne geldiğimizde kapıyı ittim fakat açılmadı . Kilitli olduğunu anladığımda kaşlarımı çattım . Kapının yanındaki duvarda asılı olan tuşlara baktığımda aklıma bu kapının şifreli olduğu geldi . Genelde hep açık olurdu fakat şimdi bina görevlisinin kapatası tutmuştu herhalde .
Duvardaki tuşlara yaklaştım ve şifreyi yazmak amacıyla elimi kaldırdım . Fakat ben şifreyi bilmiyordum . İçimden sinirle oflayıp aklıma gelen şifreleri denemeye başladım1234..
4321..
0000..
1111..
Denediğim hiçbir 'klasik' şifre uymadığında apartman görevlisinin doğum tarihini düşündüm . Yaşlı biriydi ve genelde yaşlılar doğum tarihlerini koyarlardı . Adamın yaşını hesaplamak için girdiğim matematikten , Ateş'in saçlarımı eliyle kenara çekip enseme bir öpücük bırakmasıyla sıyrıldım . Gözlerimi kocaman açtığım sırada ellerini arkamdan belime koydu ve enseme bir öpücük daha kondurdu . Ardından bir tane daha , ve bir tane daha..
Kalp atışlarım hızlanırken yüzümü Ateş'e döndüm . Bunu bekliyormuş gibi anında beni az önce şifresini bulmaya çalıştığım kapıya yasladı ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı . Ellerim istemsizce boynuna giderken sert ve hızlı öpüşüne karşılık vermeye başladım . Bir anda neden böyle bir şey yapmıştı ki ? Hem de dışarıda..Hem de benim evimin altında.. Aklıma gelen bu düşüncelerle dudaklarımızı ayırdım "Ateş , dışarıdayız.." dediğimde gözleri kapatıp burnunu burnuma sürttü . Tam bir şey söylemek için dudaklarını araladığı sırada arkamdaki kapı içerdeki biri tarafından açıldığında sırtım boşluğa geldi ve geriye doğru , yere düştük . Ben de nasıl olduysa Ateş'in üstüne düşmüştüm . Düştüğümüzde burunlarımız sertçe birbirine çarptığında Ateş'in gözleri hemen dudaklarıma indi . Benim de gözlerim onun dudaklarına kaydığında , bu romantik anı bölen şey neydi dersiniz ?"Aaa ! Bu gençler iyice azıtmış vallahi . Hiç utanma yok bunlarda ayol.."
Kafamızın üstünden bize bakan , tahminimce 60-70 yaş aralığında olan teyze bize hakaretlerini sıralarken Ateş hâlâ dudaklarıma bakıyordu . Ateş'in kendini tutamayıp bu dedikoducu teyzenin yanında beni öpmemesi için üstünden kalkarken teyzeye laf anlatmaya çalışıyordum "Teyze öyle değil ya !" Dedim aniden . Teyze bir anlığına susup bana bön bön baktıktan sonra hakaretlerine , bu kez , 'bir de bana bağırıyor , saygısız' 'bu yeni nesil varya , bu yeni nesil..Çok kötü bunlar çok..' diye devam ettiğinde kafamda fon müziği olarak 'Kerimcan Durmaz - Vur Bana' çalıyordu ve kendimi , onu saçlarından tutup yerlerde sürüklememek için zor tutuyordum .
Teyze hâlâ söylenirken apartmandan çıkıp gittiğinde arkasından bağırdım "Teyze , bu çocuk sapık ! Beni taciz ediyordu , valla !" Bu yalanlarımın sebebi , bu dedikoducu teyzenin apartmanda adımı orospuya çıkarmaması içindi . Yoksa derdim Ateş'i kötülemek falan değildi yani , kesinlikle değildi..
Ne zaman ayağa kalktığını bilmediğim Ateş karşıma geçip kaşlarını çattı "Demek seni taciz ediyordum ha ?" Diye sorduğunda zoraki güldüm "Yok canım ! Teyze yanlış anlamasın diye dedim ben onu ." Dediğimde tek kaşını kaldırıp bana doğru bir adım attığında hızlı adımlarla asansörün olduğu tarafa gittim . Aksi takdirde az önceki şeyin devamını getirmek isteyebilirdi .
Asansörün düğmesine bastığımda düğmenin ışığı yanmadığında basamadığımı düşünerek tekrar tuşa baskı uyguladım . Fakat ışık yine yanmayınca kaşlarımı çattım . Bu gün her şey ters gitmek zorunda mıydı ? Tam tuşa tekrar basmıştım ki Ateş'in beni bileğimden tutup sertçe kendisine çevirdikten sonra sırtımı asansörün kapısına yaslamasıyla gözlerimi büyüttüm . Bu gün neden bu kadar tuhaf davranıyordu ? Dün o şey yarım kaldığı için olabilir miydi ?
Gözlerinim dudaklarıma inmesiyle istemsizce dudaklarımı yaladım . Bu gün , normalde olduğundan daha mı sapıktı ne ?
Dudaklarını dudaklarımda hissettiğimde ellerimi boynuna çıkardım . Ensesindeki saçlarıyla oynarken öpüşünü daha da derinleştirdiğinde tam bu işin sonunun kötüye gideceğini düşünerek dudaklarımızı ayıracaktım ki az önce tuşuna bile basamadığım , ama şimdi açılası tutan asansörün otomatik kapısının açılmasıyla az önce olduğu gibi , bu kez asansör kabinine düştük . Düşerken sıkıca kapattığım gözlerimi açtığımda hemen karşımda bir çift Ateş'in gözünü gördüm . Sesli bir şekilde yutkunurken bu gün , hayatın bana götüyle güldüğünü düşündüm. Kesinlikle öyleydi ve eğer bu gün böyle devam ederse , yani hep Ateş'le alt alta , üst üste düşersek , dün gece yarım kalan şeyin gerçekleşeceğine emindim . Şimdi diyeceksiniz ki , dün Ateş'e sen söylemiştin , 'Senin olmak istiyorum' diye ; ama şimdi istemediğini söylüyorsun..Öyle değil . İstiyorum ama korkuyorum . Dün gece yaşadıklarımız beni o cümleyi söylemeye itmişti ve 'başka kızlar Ateş'le birlikte oluyor,ben niye olmuyorum' kafasıyla söylemiştim . Ama şimdi öyle bir kafada değildim..
Asansörün otomatik kapısı kapanırken Ateş'in , uzun süre gözlerimde sabit kalamayan gözleri yine dudaklarıma indiğinde ben de dayanamayıp dudaklarına baktım . Ateş , dudaklarımızı birleştirmek için bir hamle yaptığı sırada asansörün ışıkları söndüğünde gözlerimi irileştirip küçük bir çığlık attım . Asansörde mi kalmıştık ? Ah , hayır.. Kapalı alanlardan hoşlanmazdım . Yani , klostrofobi denecek kadar çok değil belki ama yine de kapalı bir ortamda savunmasız kalmaktan ciddi anlamda korkardım . Hatta eskiden , bu yüzden asansöre binmezdim .
Ateş hızlıca ayağa kalkıp beni de kaldırdığında asansörün tuşlarına baktı . Hiçbir katın ışığının yanmadığını görmüş olacak ki , benim dairemin olduğu kata bastığında asansörün ışıkları açıldı ve hareket etmeye başladığında içimden bir oh çektim . Asansöre bindiğimizde birbirimizin dudaklarına bakmak yerine düğmeye bassaydık , ışıklar sönmeyecekti . Ne? Saçmalamayın! Tabiki de sapık bir çift değiliz !"Ne o ? Çok korkmuş gibi görünüyorsun Küçük Koala ." Deyip sırıttığında ona küçümser bir bakış attım "Hah ! Ben mi ? Komik.." derken asansörün gürültülü bir ses çıkarıp birden durmasıyla sözüm kesildi . Asansörün ışıkları tekrar sönerken Ateş'in koluna sarıldım "Ateş.."
Sanırım bu kez gerçekten asansörde kalmıştık..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞLE OYNAMA
Jugendliteratur| İlk yangın çıktığında insanlar üzerine koşturmuş derler. Dans eden ateşin güzelliğine aldanıp kül olmuşlar.. | • • • "Su.." dedi uyarır bir ses tonunda "Ateşle oynama..Yanarsın." Meydan okumak mı? En sevdiğimden! Onun bu meydan okuyuşuna karş...