24. Bölüm

627 43 14
                                    

İren'den devam...

"Lan bu çocuk yataktan nasıl kurtuldu?" Ferit abi bantları aldı eline. İşte ikizim be! Nasıl da kurtulmuş yataktan, oh olsun.

"İren!" Aşağıdan Alen'in gür sesini duyunca gülerek odasından çıktım ve aşağı indim.

"İkiz sen nas." Yanıma geldi.

"Kim lan bu Ertürk'ler? Sen getirdin onları bize, anlat o zaman kim onlar?" Ne oluyor?

"Neden soruyorsun? Bir şey mi yaptılar?" Yakalarımı sıktı.

"Kıvırma anlat! Aşık mısın Ali'ye?" Alen'i ittirdim.

"Ne oluyor ulan? Bilmiyor musun beni, aşık olmam ya ben." Tamam hoşuma gidiyor. Ama aşk büyük bir şey, ben aşkın altından kalkamam.

"O zaman o Ali iti neden bizim evi gözlüyor lan?" Ha? Ali mi?

"Sen nereden gördün? Gittin mi yanına? Sordun mu ona?" Levent, beni Alen'in elinden aldı ve Alen'in önünde dikildi.

"Mahalle dedikodularından duydum. Anlat bana, İren! Kim bu Ali?" Gerçekten! Kimdi bu Ali? Neden evimizi gözlücek fırsatı verecek kadar yakınlaştırdım kendime?

"Ne bileyim be ben? Ben sadece Mark'ı tanırım, bilirim. Ama bu demek değildir Ali'ye hesap sormam. Gider sorarım,"

"Bakmayacaksın ulan onun suratına! Gelmeyecek buraya!" Bana emir mi veriyor o?

"Alen, bilmeden bana patlama! Ne bileyim ben, Ali'nin evi gözetlediğini? Ne bileyim ben lan!" Derin bir nefes aldı.

"Bitti! Ertürk lafı bu evde bitti!"

"Dur orada. Bu evin büyüğü benim ve Ertürk'lerle içli dışlı olan da benim. Eğer bir şey varsa ben sorar ederim. Şinasi Ertürk, bana yalan söylemez," Şinasi kim?

"Rüzgâr, sen daha adam gibi dışarı bile çıkamıyorsun. Nasıl halledeceksin? Mark ve diğerleri, benden korkuyor. Ben gidip hesap sorarım,"

"Ferit abinin gitmesi daha iyi." Uras devam edecekken;

"Ya bir susun!" Diye çığlık attım. Bana bakıp sustular. "Hesap sorulmayacak! Ben gidip adam gibi konuşucam," Alen konuşacakken; "sakın." Yukarı çıktım ve odama girdim. Dolabımı açıp dizlerimin 1 karış altına gelen sarı, pembe gülleri olan elbisemi aldım, altına da uzun siyah ince çorap. Elbisenin pilelerine dikkat ederek ütüledim. Önce çorabı giydim, sonra elbiseyi giydim. Saçlarımı tarayıp düzleştirdim ve bir güzel ördüm. Tamamdır!

Aynadan uzaklaşıp kendime baktım, başka bir şeye gerek yok. Lacivert Kawasaki yazılı saatimi taksam mı? Yok ya gerek yok. Mavi sırt çantamın içine cüzdan, kulaklık, şarj aleti, ne olur ne olmaz diye yedek bir parça kıyafet koydum ve aşağı indim. Telefonumu çantama koydum.

"Hanımefendi fazla şıksınız," Alen, Levent'in dediğiyle bana döndü, ama bir şey demedi. Taylan abi merdivenlerden şık bir şekilde indi.

"Saģ ol Levent. Nereye abi?"

"Kapıda beklicem seni, yalnız yollayamayız." Bir şey demeyip mavi converslerimi giyindim. Taylan abi ve Levent de spor ayakkabı giyip dışarı çıktık.

Bordo Ev -Orijinal-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin