Ertesi Gün Sadi'den
"Daha yarım saat var okuluna, nereye gidiyorsun?" Diye sordu kaşındaki gazlı bezi açıklamayan Aslan abim.
"Sen o gazlı bezi açıkladığın da bende neden her gün yarım saat erken çıkacağımı açıklayacağım," diğer ayakkabımı giydim.
"Merdivenlerden düştüm dedim ya oğlum!" Ona baktım.
"Yarım saat önceden çıkıyorum çünkü sokağa işemek gibi bir fantezim var," çantamı alıp çıktım. Öyle terbiyesizce bir fantezim yoktu tabii ki. Yalanına karşılık yalan söyledim işte. Yakınlardaki ağaca çıkıp uyuyan Bal'ıma baktım. Acaba beni mi daha çok sever, yoksa uykuyu mu? Sen kim köpek ki seni sevecek ey uyku! Ben varım burada, ben! Kızıl'ıyım ben onun. Tabii ki beni sevecek. Ya sevmezse lan?
"Sadi?" Aşağıdan seslenen Levent abiye baktım. En olmadık zamanımda yakalandım, kahretsin! Ağaçtan inip önünde durdum.
"Efendim mimiksiz abi?" Derin bir nefes aldı.
"Eğer küçük olmasaydın, sana da mimiğine de der ve devam ettirirdim. Dua et küçüksün. Sen ne yapıyorsun ağacın tepesinde?" Biri bu adama mimiklerini kullanmayı öğretsin. Nasıl anlayacağım sinirli olup olmadığını? Ağacın karşısındaki eve bakıp bana döndü. "Röntgencilik mi yapıyorsun lan sen?"
"Şey. Abi ya! Hayır, yok öyle bir şey. Ben sadece," ne diyeceğim? "Ben bir ayıyım ve Bal'a bakıyordum. Arılar yuva yapmış da," baktı. Sinirli mi, rahat mı?
"Ali'yle aynı manyaksın sen. Ne haliniz varsa görün," giderken peşine takıldım.
"Aramızda kalır, değil mi?" Yürürken başını ve omuzlarını dik tutuyordu.
"Tekrar yakalarsam döverim." Gülümsedim.
"Teşekkür ederim," mimikleri oynamadı gene. Ofladım. "Sinirli misin?"
"Hayır." Güzel.
"Sen ne yapıyorsun sabah sabah?" Öksürdü.
"Dün gece uyuya kalmışım, ders çalışamadım. Kütüphanede ders çalışmaya gidiyorum," ellerimi cebime koydum.
"Neden evde ders çalışmıyorsun?" Bir süre sessiz kaldı.
"Evdekilere sinirliyim. Evde durmak istemiyorum," ya! Neden acaba?
"Şey. Sen çok ders çalışan birisin, istersen bizim eve gelebilirsin. Aslan abim bir şey demez," bana baktı ve yola döndü.
"Hayır. Evdekilere ne kadar sinirli olsam da onları bırakamam, biz kardeşiz." Güldüm.
"Bazen çok güzel konuşuyorsun. Hayatımı seni dinleyerek geçirmek istiyorum,"
"Gay değilim," kahkaha attım, ama o gülmüyordu. Hastır be!
"Ya! Bende değilim. Sadece şaka yapıyordum," okula girince durup bana döndü.
"Bende şaka yapıyordum. Bak Sadi, ben sizin konağa ilk geldiğimde de güldüm, Ali'yle konuşurken de gülüyorum. Mimiklerimi oynatabiliyorum lan ben." Bir omzumu silkip konuşmayı bitirir bitirmez yürümeye başlayan adamı takip ettim.
"Çok nadir gülüyorsun, farkında değil misin?" Sinirlendi mi acaba?
"Peki. Bundan sana ne?" Omzumu silktim.
"Merak ediyorum." Kütüphaneye girdik.
"Senden küçük kardeşim var," dedi ve; "ona bir kere bile sesimi yükseltmedim, sırf küçük diye. Senden küçük olabilir ama gözümde senin ondan farkın yok. Benim sinirli halimi görmek istemiyorsan lütfen kapa o çeneni."
![](https://img.wattpad.com/cover/48863104-288-k791997.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bordo Ev -Orijinal-
Humor•Bordo Ev• İlk yayımda olduğu zamanki halidir, kitapla veya diğer düzenlenmiş haliyle alakası yoktur. Sene 2016 İçinde bolca yazım hatası vardır. Sadece aile kurgusudur. Lgbti+ yoktur, karakterlerin hepsi kardeşler veya birbirlerini kardeş gibi görü...