66. Bölüm

273 22 14
                                    

Taylan'dan

"Yemin ederim o kadar saat aç kaldıktan sonra şu yemeği yiyorsun ya, bundan başka güzel duygu yok." Kayra'nın ağzı kapalı konuşabilmesini alkışlardım, ama hiç moralim yok. Hâlâ kimsede çıt yok, harika, değil mi?

"Taylan, tabağındaki pirinç tanelerini mi sayıyorsun lan?" Ferit'in lafıyla abim bana döndü.

"İştahım yok. Size afiyet olsun," kalkacakken abim elinin tersini anlıma koydu.

"Ateşin var lan."

"Abi kaç yaşında adamım, ne ateşi ya? Hava 40° görmüyor musun?" Abim bana baktı.

"Soğuk bir duş al. İren, sende bir çorba kaynat."

"İren yok, ben yaparım." Begüm'ün yerinden kalkıp mutfağa geçmesine güldüm. İren olsa da Begüm yapar ki.

"Şu kızların adını karıştırma abi. Evle ilgilenen İren, mutfakla ilgilenen Begüm." Abim ayağa kalktı.

"Sen bana laf yetiştireceğine git yıkan." Öldürecek beni bu adam. Yukarı çıkıp odama girdim ve kapımı kitleyip üzerimi çıkardım. Telefonuma bildirim sesi gelince banyoya girmeden önce telefonumu aldım, mesaj vardı Hâyal'den.

"Ortak; 22 yaşına giriyorsun! Vuuuhuuu! Hadi şirkete gel ve parti parti parti." Uyuz biri olmasa iyi bir kız.

"Geliyorum." Banyo yapmaktan vazgeçip dolabımı açtım. Beyaz bir gömlek, siyah kumaş bir pantolon, siyah kravat ve siyah deri ceket. Bayılıyorum şu kombine. Aslında seneler önce bu kombin abime aitti. Her yere bu tarz kıyafetle gider, saçlarını sürekli rampa yapardı. Tabii babamla kavga edip evi terk ettikten sonra bu kombinin sahibi ben oldum. Aşaģı indim.

"Nereye gidiyorsun?"

"Arkadaşımın yanına." Masada çok eksik vardı. İren yok, Arel yok, Uras ve Okan yok, Seyit yok.

"Ateşin var. Hiç bir yere gidemezsin."

"Benim hep ateşim var abi." Diğer ayakkabımı giymeye başladım. "Bana sakın kılıf bulmaya çalışma, bak masada kaç eksik var. Afiyet olsun." Evden çıkıp arabaya bindim ve çalıştırıp bayırdan indim. İnanmıyorum ya. Ulan bir kişi bile hatırlamadı evden! Yazıklar olsun abi sana. Telefonum çaldı, Ortak. Aramayı yanıtlayıp kulağıma koydum.

"Neredesin?"

"Çıktım yola, geliyorum. Hâyal, ben çok teşekkür ederim."

"Saçmalama Taylan Alparslan. Biz kardeşiz, tabii ki böyle şeyler yapacağım." Bir süre sessiz durdum. "Alparslan."

"Efendim?"

"Sen iyi misin?"

"Evet. Niye sordun?" Gülme sesi geldi.

"Doğum günü çocuğunun iyi olmasını istiyorum! Hemen gel Tayo. Seni özledim kardeşim."

"Geliyorum kardeşim." Daha da gaza bastım. "Senin gibi bir güzelliği bekletmek olur mu sence?"

"Olmaz!"

"Trafiğe giriyorum. Görüşürüz.'

"Görüşürüz." Telefonu kapatıp daha da hız yaptım. Radyodan sevdiğim kanalı açıp sesini sonladım. Müziğin ritmine göre başımı sallarken en büyük hayalim radyo sunuculuğunun hayalini kurdum. Telefonum tekrar çaldığın da ofladım ve bakmadan açtım.

"Geliyorum demiştim Hâyal."

"Benim Seyit. Hâyâl'in yanına mı gidiyorsun?" Oha.

"Evet. Ne oldu?"

Bordo Ev -Orijinal-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin