49. Bölüm

433 22 29
                                    

Levent'den

Oğuz'un kapanmak için direnen gözler daha fazla dayanamadı ve uykuya daldı. Yüzünde hiç bir şey yok. Hatta yakışıklı bir suratı var. Ama vücudu. O kemer izlerini öyle iyi biliyorum ki bazı geceler hâla rüyalarıma girer.

Ozan'ı vuran kimlerdi? Gerçekten bunu merak ediyorum. Çünkü bu mahallede kavgalar olur, ama kavgalarda kullanılan tek silah sopalar. Bıçak bile kullanılmazken silahla vurulması ve bunun gündüz vakti olması. Normal değil. Hiç normal değil.

Bugün ne bitmez bir gün böyle.

Dirseklerimi dizlerime dayayıp başımı ellerimin arasına aldım.

Ozan kimlerle kavgaya tutuştun da seni öldürdüler?

Oğuz'a baktım. Öyle derin uyuyor ki sanki top patlatsan uyanmaz. Gay olsam ilk Oğuz'a giderim yani. Bacakları neydi öyle.. sanki çürüyorlar. Yastığa sımsıkı sarılmış, neredeyse zor nefes alıyor. Gülümsedim. Güçlü çocukmuş bu Oğuz.

Kapım tıklanınca ayağa kalkıp kapıya gittim ve açtım. Mark'dı karşımda olan. Mark'ın dedikleri peki? Abi kimse mi gerçek gülmüyor?

"Oğuz burada mı?" Kapıyı tam açtım, girdi. Bir kaç dakika baktı Oğuz'a.

"Sen iyi misin?" Bana döndü.

"Odada ses çıkar. Odada tek başına olmadığını anlayıp yastığı bırakacak," ne?

"Ya uyanırsa?"

"İlk bir gözlerini açsa bile uyanmayacaktır. Oyun oyna sesini aç veya gitar çal,"

"Gitar benim değil, bilmiyorum çalmayı." Kaşlarını çattı.

"Neden odana koydun o zaman?"

"Ersin arada geliyor, çalıyor burada. Yoksa ben nereden anlarım çalgıdan müzikten," güldü.

"Levent lan, sen çok garip bir çocuksun." Güldüm.

"Bunu diyen ilk kişi değilsin. Neyse. Ben bilgisayarı açayım o zaman," o da yanıma geldi.

"Durabilirim, değil mi?"

"İstediğin kadar." Bilgisar açılınca ona döndüm

"Oğuz'a nasıl yardım edeceksin?" Ofladı.

"Kabul eder mi bilmiyorum ama bir yetimhane var, kardeşimin yönettiği." Ona baktım.

"Başka bir Ertürk mü?" Kahkaha attı.

"Sorun garip geldi kusura bakma. Hayır. Anıl çok farklı biri," güldüm.

"Tanımadığın bir adam var mı?"

"Yok galiba lan. Doktor, mühendis, memur, polis, mimar, avukat, ressam zaten bizim ailede var. E birde sizin aile var," kaşlarımı çattım.

"Bizde kim var?"

"Rüzgâr bilgisayar mühendisi, Ferit kaynak ustası, Arel desen her meslekde var bir eli."

"Arel abi neredeyse 22 yaşına geldi, hâla tam bir mesleği yok. Adam nerede iş varsa girip belge alıyor yani," kaynak ustası, elektrikten, doğal gazdan anlıyor. Manyak ya. Nerede bir tehlikeli iş var, Arel abi orada.

"Bir ara inşaatte çalışmıştı diye biliyorum," güldüm.

"İnsaat az kalır. Al," bilgisayarı ona uzattım.

"Ne?"

"Bilgisayar kullanmam öyle. Al kullanacaksan sen kullan, kullanmazsan kapat." Kapattı.

"Bende sevmem." Telefonumu çıkarıp oyun açtım.

Bordo Ev -Orijinal-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin