44. Bölüm

619 28 82
                                    

Ali'den

Eve geldiğimde gözüm ilk Sadi'yi aradı. O çok kırılmıştı bana ya, gönlünü alayım. Dedem ayağa kalkıp bana sarıldı.

"Demir'im gelmiş, hoşgelmiş." Sarılmasına karşılık verdim.

"Hoşbuldum dede. Nasılsınız?" Diye sordum bizim büyükler ligine. Hiç değişmeyen koltuklara kurulan erkek takımı.

"Biz iyiyiz oğlum. Asıl sen söyle bakalım. Sen nasılsın? Günün nasıl geçti?" O anlar aklıma gelince güldüm.

"Güldüğüne bakılırsa çok güzel geçmiş,"

"Öyle amca. Çok güzel geçti. Sadi nerede?" Sadi'nin babası Talha eniştemin yüzü değişti.

"Odasında,"

"Müsadenizle ben onun yanına çıkayım," dedem başını salladı. Yukarı çıkıp ilk odama girdim. Çantamı atıp üniformamı çıkarıp bir kazakla eşofman giydim. Bir üst kata daha çıkıp Sadi'nin kapısının önünde dikildim.

"Bir kızıl çocuk varmış!" Diye bağırdım, ses gelmedi. "Bu çocuğun esmer bir abisi varmış." Gene ses yok.

"Lan açsana kapıyı!" Ses yok. Odaya girdim. Yatağında cama doğru dönmüş yatıyor. Yatağına çıkıp bende uzandım.

"Anca uyu zaten." Omzundan dürttüm. "Kalk lan! Ben geldim," yatakta ayaklarını sarkıtıp doğruldu.

"Hoşgeldin," yataktan kalktım.

"Hoşbuldum kızıl yosma! N'aber?" Camın önüne geçip lacivert güneşlikleri açtım. Ona döndüğümde yutkundum.

"Kim yaptı? Gene Yasin mi?" Gözü morarmış, dudağı patlamış.

"Boş ver. Rize'ye gidelim mi? Kafa dağıtmaya ihtiyacım var ve biliyorsun ben sadece." Onu susturdum.

"Kalk gidelim," ayağa kalkıp ceketini aldı. Odasından çıktık. Merdivenlerden inerken onu kendime çektim.

"Karadeniz'e gidemesek bile hiç değilse o denizi görecek yere gideriz, tamam mı?" Sadece başını salladı. Merdivenlerden indiğimizde dedem başını eğip kaldırdı,  bu gidebilirsiniz demek. Arabanın anahtarını alıp çıktık. Garaja gittiğimizde;

"Abi,  Rang'la gitsek olmaz mı?" Ona baktım. Bu kadar mı kötüsün be kardeşim?

"Gidelim tabii abim. Bekle anahtarı alıp geleyim," cebinden bir anahtar çıkardı.

"Ben getirdim." Diğer anahtarı garajdaki anahtar kasasına koyup Rang'e bindik. Garajdan çıkarken Aslan abi de giriyordu, bir anda yoluma sapıp önümde durunca frene asıldım. Arabadan indim.

"Ne yapıyorsun abi ya?" Gülerek aşağı indi.

"Nereye la Tahta?" Allah'ım! Sana geliyorum.

"Tahta değil, Demir. Sadi'yle Rize'ye gidiyoruz." Arabanın içine baktı, ama camlarda film olduğu için göremiyor.

"Rang'e binmiş, " bana doğru gelip kulağıma eğildi; "o iyi mi?" Başımı iki yana salladım.

"Tamam o zaman. Haydi güle güle! Arkanızdayım," Gidip arabasına bindi ve önümden çekildi. Konaktan çıkıp yola girdim. Sadi eğer Rang'e binnek istiyor ise o zaman gerçekten kötü demektir. Bizim bir sürü aracımız var, ama sadece bu Rang Rover da film kaplama camlar var. Sadi insanları görmek istemediği zaman bu arabaya binmek istiyor.

"Acıyor mu?" Radyoyla uğraşmayı bir kaç saniyeliğine bırakıp tekrar başladı.

"Alıştım. Günün nasıldı?"

Bordo Ev -Orijinal-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin