"Baldız!" Eniştemin uzattığı tabağı aldım.
"Tavuk koyuyorum," deyip iki büyük tavuk parçasını tabağına koydum ve geri ona uzattım.
"Ya! Siz restoran açsanıza," Jale abla ağzındakileri yutup sözlerine devam etti; "bir kaç güne harika büyür."
"Burada olmaz, Jalem. Çoğu kişi bizden korkuyor. Geçen bir delikanlı duraktaydı, otobüs gecti mi diye sorucaktım saygılar abi diyerek gitti. Sonra bir baktım diğer en aşağıdaki durağa gitmiş," güldüm.
"Okan'dır o kesin. Gelene geçene saygılar abi/abla diyor," dedim.
"Kim olduğunu bilmem. Birde hızlı bir şey. Bir kaç dakika önce restorandaydı, bir baktım parka geçmiş. Ne ara o kadar yolu aşıp parka gitti, aklım almadı." Park işletim yerlerinden çok uzak.
"İkizi var onun. Okan, Ozan adları. Ozan'dır restorandaki, ağır abi o biraz." Alen'in dediğine başımı salladım.
"Ağır abi az kalır, mafya gibi çocuk. Bence en çok ondan korkulsun,"
"O Ozan hapis yattı zaten. 14'ünde 5 ay hapis yatmış, sonra ikizi kurtarmış onu." Alen ağzına atmak üzere olduğu yemek kaşığını durdurdu.
"Niye hapse düşmüş? Bana da bir ara bahsetmişlerdi de sonra çocuk atarlanıp çıktı, sebebini merak ettim." Eniştem ilk defa başını masadan kaldırdı ve;
"Tecavüz olayı mı ne varmış? Okan'ın üzerine atılmış mı, Okan tecavüz edeni mi bıçaklamış ne. Onun gibi bir şeyler işte. Aman be! Bize ne onlardan,"
"A! Cem abi niye öyle diyorsun? İren gayet içli dışlı o 3O'larla." Begüm'ün dediğine göz devirdim.
"Bana bak İren," ablama döndüm.
"Yargısız infaz yapma. İçli dışlı değilim, sadece Oğuz'la bir aralar çok konuşuyorduk ve onun sayesinde 3O'lar da bana ısındı. Ama sadece merhaba, n'aber falan. Öyle çok bir şey yok be! Begüm sende abartma," Begüm göz devirdi bu sefer.
"Ay sanki o çok az bir şey. O zaman diğer mahalle sakinleri bize niye selam vermiyor? Hani o normalmiş ya," eniştem güldü.
"Kardeşim, buradakiler mal. Bak kaç senelerdir bu mahallede oturuyoruz, bir kişiyle bile iyi değiliz. Selam vermeyi bırak görmüyorlar bile bizi. Ve o merhaba demek İren için çok sıradan bir şey. Sizin eski mahallede İren'in konuşmadığı birini görmedim ben," eniştem bana göz kırptı, gülümsedim.
"Yoktu ki zaten. Bir ara 67 yaşındaki kadınla yarım saat konuştuğunu hatırlarım," ay Nebahat teyzem. Çok tatlı dilli, şeker bir kadın. Bir ara ona gideyim, özledim.
"Ya Deniz abla sana bir şey sorucam. Sen iyi bilirsin," Jale abla çatalını bırakıp ablama döndü; "kaynanan sana hiç soğuk davrandı mı? Ya İkbal annem bana çok soğuk, ne yapıcağımı bilmiyorum. Ne yaparım da kendimi ısıtırım," enişteme döndüm. İşte. Eğer hayatta annen yoksa, aniden biri çıkar ve annenin olmadığını yüzüne öyle bir vurur ki nefes bile alamazsın.
"İkbal teyzemi tanırım ben, canım. Eğer sana soğuksa bu demektir ki sana bir sürprizi olacak. Kaynanadan kaynanaya çok değişir, gelin hanım."
"Ya! Senin kaynanan nasıl biri?" Eniştem ayağa kalktı.
"Müsadenizle." Eniştem gidince ablam, Jale ablaya döndü.
"Cem'in bir ailesi yok, Jale. Yani o yetim, yetim büyümüş." Alen hariç masadaki herkes bir sessizleşti. Oflayıp çatalımı bıraktım.
"Ben bilmiyordum, özür dilerim."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bordo Ev -Orijinal-
Comédie•Bordo Ev• İlk yayımda olduğu zamanki halidir, kitapla veya diğer düzenlenmiş haliyle alakası yoktur. Sene 2016 İçinde bolca yazım hatası vardır. Sadece aile kurgusudur. Lgbti+ yoktur, karakterlerin hepsi kardeşler veya birbirlerini kardeş gibi görü...