◈ 5 ◈

12.9K 674 17
                                    

Merhaba. Finallerim dolayısıyla bölüm biraz gecikmeli geldi. Bunun için özür diliyorum ancak hukuk gerçekten çok ağır ve henüz ikinci sınıf olmama rağmen ömrümden 5 sene alınmış gibi hissediyorum :D 

Keyifli okumalar dilerim. Yeni bölüm sizlerle. Bir sonraki bölüm de maksimum 2 gün içinde yüklenecek. 

---

Yanağımı okşamaya başladığı anda gözlerime kilitlediği bakışlarını bir süre orada tuttu. 

Ana kapılmıştık. Onun da benimle aynı hisler içinde olduğundan emindim. Dudakları aralandı. Söylediğim şeye verecek bir cevabı olduğuna inanmak istiyordu. Bulmaya çalışıyordu bir kelime. Yine kaçmak, ertelemek ve inkar etmek için. 

Bulamadı. 

Bulamadığını fark ettiği anda gerçekliğe geri döndü. Boğazını temizlercesine öksürdü ve elini geri çekti. Buz kesmiş parmaklarını ısıtması için yine montunun cebine koymasını söylemeyi düşündüm. 

Az önceki an, hayal değildi. Gerçekliğimizin yine bir parçasıydı. Ah, bir şunu bilseydik...

Bunu ona bağırmak istedim ancak, aynen üşüyen ellerindeki gibi, söyleme hakkını kendimde bulamadım. 

"Sanırım ikimiz de kaybolduk," dedi ufuk çizgisiyle birleştirdiği bakışlarını uzağa dikerek. 

"Kendi adına konuş. Ben aradığımı buldum."

Verdiğim cevabın yerindeliğiyle gülümsedim. Utanıyor değildim. Farklı bir şeyler vardı havada. Çocuksu bir mutluluk yanaklarımı ısıtıyordu. Onun az önce parmağını gezdirdiği yer ise alevler içinde yanıyordu.

"Sahi, nasıl buldun? Ve nasıl geldin? Annenler..."

"Hey! Seninle konuşmak için kilometrelerce yol geliyorum ve bana annemlerin buraya gelmeme nasıl izin verdiklerini mi soracaksın? Hadi ama, görüşmeyeli bu kadar yaşlanmış olamazsın!"

Dudaklarının birbirine bastırdı, bana döndü. "Tamam tamam, kızma hemen. Yeni mi geldin?"

"Dün geldim. Birkaç işim vardı, onları hallettim önce."

İnanmayan gözlerle beni süzdü. "Birkaç işin vardı, burada, bu kasabamsı yerde?"

"Evet. Bu kasabamsı yerin bir adı ve wifi'ı var, biliyorsun değil mi? İşler internetten de halledilebiliyor. Gerçekten çok yaşlısın."

"Sen çok ufaksın. Jenerasyon farkı var aramızda. Benim büyüdüğüm çizgifilmleri de bilmezsin şimdi sen."

Kahkaha atarak iki elimi havaya kaldırdım. "Tamam, teslim oluyorum kaptan. Dene beni." 

"Fantastik Dörtlü vardı mesela, ya da Tazmanya Canavarı," derken ilgisini artık tamamen bana vermişti. Vücudunu bana dönmüş, mimikleri ve konuşurkenki jestleri aramızdaki iletişime uygun olarak değişiyordu. Uzun zaman sonra yüz yüze gelmiş olmanın ilk anlarındaki gariplik, artık resmi olarak sona ermişti. 

"Biliyorum ve biliyorum."

"Jetgiller?"

Omuz silktim. "Keşke gerçek hayatta da arabalar katlanıp cebimize girebilseydi."

Gözlerini kıstı, düşünüyormuş gibi yaptı. "Laputa: Castle In The Sky peki?"

"Onu bilmiyorum. Güzel mi?" 

Sen izletmiştin.

"Küçüklüğümde beni en çok etkileyen çizgifilm olabilir. Bir ara izlemeni tavsiye ederim."

Son DefaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin