◈ 18 ◈

7.6K 501 52
                                    

Otelin büyük, döner kapısından geçtikten sonra lobideydik. Bizim gibi festivalin farklı etkinliklerinden faydalanmış misafirler, maskelerini çıkartıp gerçek hayata dönmekteydiler. Herkes yorgun argın bir şekilde lobinin gri koltuklarına kendini bırakmıştı. 

"Asansör sırası bana İstanbul trafiğini anımsattı," dedi Uraz. Elleri cebindeydi. Normalde geç vakitlere kadar uyanık kalan bir insan olmasına rağmen akşamın aksiyonu onu yormuştu. Aynen beni de yorduğu gibi.

"Eline geçen her fırsatta arabanı düşünüyorsun değil mi?"

"Hey! Laf etmezsek sevinirim."

Güldüm. "Gerçekten de fetişin var."

Asansör sırasında önüme geçti ve yüzünü bana döndü. "Çok seviyorsak, biz napalım?"

Ah, ah dedim içimden. "Keşke sevdiğimiz her şeye sahip olabilsek."

Açılan asansöre doğru geçmem için elleriyle işaret etti. "Sen kendi adına konuş." 

Verdiği cevap sinir bozucuydu. O kadar yersiz ve aşağılık bir cevaptı ki... Üstüne, bir de çok bilmiş şekilde göz kırptı. Tüm bu "ben her istediğimi elde ederim, söylerim ve benim olur" ayaklarının modasını hayatıma giren/çıkan erkek klişeleri çürütmüştü. Uraz Bey, hesaplamasında ufak bir hata yapmıştı. Girdiği havalara rağemen; o anda yalnızca benim isteğim üzerine orada bulunmakta olduğunu unutmuştu.

Olay elde etmekte değil, elinde tutabilmekteydi. Sürekliliğini sağlayabilmek hepsinden zordu. Gitmesini engellemek, sana bağlanmasını sağlamak... Hep bu derslerden kalmıştık. En azından ben kalmıştım. 

Kendi katımızda indik. Odalarımıza yürümeye başladık. Asansöre binerkenki ufak laf dalaşının ardından bir daha ikimiz de konşmadık. 

Odaların önüne geldiğimizde ikimiz de aynı anda kartlarımızı kapıya yaklaştırdık. Benimkinden girip, daha sonra içerideki ara kapıdan da kendisininkine geçebilirdi. Ama öyle yapmadı. Kartların onaylanma sesleri tatlı bir tını olarak koridora yansırken kapısını itti. Girmeden önce son bir defa bana baktı. Söyleyip söylememe konusunda tereddütte kaldı.

Ondan önce davrandım. 

"İyi geceler Uraz Erdinç," dedim, aynı eski günlerdeki gibi.

"İyi uykular küçük hanım."

Odalarımıza girip kapıları arkamızdan kapattık. 

Önce makyajı sildim. Elbisenin parıltısı, soluk tenimi adeta yutuyordu. Zombi görünüşüme daha fazla katlanamayıp benim olmayan kıyafetten de kurtuldum. Pijama olarak getirdiğim gri şortu ve askılı üstünü giydikten sonra banyoya geçtim. 

Aslında, duş almak iyi bir fikir olabilirdi. 

Giydiğim her şeyi çıkartıp sıcak suyu sonuna kadar açtım. Oda buharla dolana kadar bekledim. Sonrasında suyu daha ılık bir ayara çekerek kendimi huzura bıraktım. Planın işleyişine dair nerelerde hatalı olduğumu düşündüm.

Ağzımı fazla açıyordum. Söylememin yalnızca Uraz'ı benden ve tüm bu üç günlük maceradan kaçıracağı lafları kendime saklamalıydım. Ama intikam ya, kelimeler dudaklarımın arasından pat pat dökülüyorlardı! Dilime hakim olamazsam, önümüzdeki diğer iki güne de hakim olamazdım.

Çenesi düşmüş falsolarıma ve az kalsın Monaco prensi tarafından dövülecek olmamıza rağmen... ne bileyim... güzel bir gündü. 

Suyu kapattım. Duşakabinin yanında asılı duran bornozu kendime çektim. İpi belimin arkasından takip edip karnımın önünde bağlarken beni izleyen bir çift gözü fark ettim.

Son DefaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin