◈ 26 ◈

7.3K 487 38
                                    

Milano'ya iniş yaptığımızda her şey farklıydı. Uraz'ın yürüyüşü, benim durgunluğum... Bilmiyorum... Havada olmak aynı zamanda hem huzur verip hem de rafa kaldırılmışlıkları düşünmeye itmişti. Pek çok şeyi sorguladım orada. Özellikle Uraz'a yasakladığım üç şeyi:

Nereden geldiğim,

Neden burada olduğum,

Sonrasında nereye gideceğim.

Sorgulamak, hayatıma attığım bir tokat gibi hissettirmişti. Bu üç güne ne kadar para ve düşünce harcadığımın haddi hesabı yoktu. İnandıklarımın beni yanıltmamasını umarak attığım her adımın bir amacı vardı.

O amaca ulaşıp ulaşamadığım ise, bu gece belli olacaktı.

"Aç mıyız?" diye sordum.

Elleri cebinde, dalgınlığını üzerinden atmış şekilde bana baktı. "Bu sefer nasıl bir şey hazırladın bakalım?"

Kafamı kaşırmış gibi yaptım.

"Aslında... Pek bir şey düşünmedim. Mc Donald's nasıl olur?"

Gülümsedi. "İki gündür çizburgersiz nasıl yaşadığını sorgulamaya başlamıştım. Bana uyar."

Bana dair en ufak detayları hatırlarken, kendi yaptığı hataları her defasında göz ardı ediyor oluşu... Kaşımakta olduğum saçlarımı ona fark ettirmeden biraz çektim. Saç derimde uyanan acı, çenemi sağlam tutmam için bedenime gerekliydi. "Süper. Hadi, şehir merkezine gidelim."

Sonsuzluğa kadar uzanan bir tavan, onlarca markanın birbirinden renkli vitrinleri ve

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sonsuzluğa kadar uzanan bir tavan, onlarca markanın birbirinden renkli vitrinleri ve...

"Mc Donald's."

Aynen. Karşılayan araç şanslıyız ki on beş dakika içinde bizi meydana bırakmıştı.

"Galleria Vittorio Emanuele'deyiz. Burası İtalya'nın en eski ve hala aktif olan alışveriş yeri. Aynı zamanda kültürel bir mirası." Tavandaki resimler, zemindeki şekiller... Mc Donald's...

"Çok acıktın değil mi?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Çok acıktın değil mi?"

İçinde yürümekte bulunduğumuz alışveriş galerisinde yürüyüşünü durdurmadan beni kendine çekti. Beklemediğim bir anda. Ona kıyasla minicik kalan bedenimi kendine iyice bastırdı. Kıkırdadım. "Herhangi bir ufaklık esprisi istemiyorum," dedim masumca. Elini omzumdan çekmesini bekledim. O çekmedi. Daha sıkı sardı yürüyüşümü onunkine. "Hayır, öyle bir şey yok. Bu sefer sadece böyle yürümek istiyorum." Dudaklarım aralandı. Nefesim kesilmişti. "... sadece böyle."

Son DefaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin