◈ 11 ◈

8.7K 515 21
                                    

"I'll call you tomorrow Cladio

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"I'll call you tomorrow Cladio. Thank you."

(Yarın arayacağım Cladio. Teşekkür ederim.)

Havalimanından bizi Ponte Della Liberta denilen, denizin üstüne konumlanmış ince yol ile dünyanın en romantik yerine, Venedik'in kalbine getiren şoförümüz kibarca gülümseyerek beni yanıtladı. Bagajlarımızı bize teslim etmiş, bugünlük görevini yerine getirmişti. Venedik'in iç kısımlarına araç girmesi yasaktı. Burada ulaşım yalnızca gondol ve su taksileriyle sağlanıyordu. Biraz karmaşık, biraz pahalı ama son derece keyifliydi kaybolmak Venedik'te.

Kendimi bulduğum tek insanla birlikte, evden binlerce kilometre ötede kaybolmak... Şimdiden heyecanlıydım.

"Fotoğrafını çekseydin birtanem."

Dönüş yoluna çıkmakta olan Maserati'nin arkasından usul usul bakan Uraz bana döndü. "Güzel araba şimdi, öyle deme."

İki elimi teslim olurcasına havaya kaldırdım. "Ağzımı açmadım." Başını yeniden arabanın olduğu tarafa döndürdü. Birinci sınıfa o gün başlayacak, formasını ilk kez giymiş çocuğunun okula girişini izleyen bir anne gibiydi. Kıyamam sana ben.

Kolundan tutup çekmeye başladım. "Gel benimle. Az sonra göreceklerinin yanında bu araba bir hiç kalacak."

İki çekçekli bavulumdan bir tanesinin kolunu tuttu. Diğer elinde de spor çantası vardı. Onu yönlendirdiğim yöne doğru benimle yürümeye başladı. "Dikkat et, çarpılma."

Kahkahayı bastım. Büyüleneceğinden emindim.

"Önce yemek."

Ufak bir su taksi yolculuğunun ardından kendimizi minik bir kafede bulduk. Yer bulmak, bekleme listesinden sorumlu kadına verdiğim ön bahşişin ardından hiç de sorun olmadı. Kendini tattırmaya başlamış şehrin turist kaynayan dükkanları, dar sokakları ve restorantları görülmeye değerdi ancak tüm bunlara rağmen aramızdaki sessizlik, yine de batıyordu bana.

 Kendini tattırmaya başlamış şehrin turist kaynayan dükkanları, dar sokakları ve restorantları görülmeye değerdi ancak tüm bunlara rağmen aramızdaki sessizlik, yine de batıyordu bana

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Siparişimizi vermiş, yolculuğun tüm yorgunluğunu tatlı bir sıcaklık ile alıp götüren güneşin altında ufak yuvarlak masamızda oturuyorduk. Manzara tek kelimeyle harikaydı. Maksimum üç-dört katlı binalar hiçbir şekilde şehri bozmuyorlardı. Eski görünümleri, solgun renkleri ve hemen sandalyelerimizin yanından geçip gitmekte olan gondolların çıkarttığı su sesleri ile kalabalığın içinde huzurdu burası. 

Son DefaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin