◈ 25 ◈

7.3K 495 19
                                    

Önde iki, arkada ise sırasıyla önce iki, sonra üç olmak üzere beş koltuk vardı. Sol, kaptan pilotun yeriydi. Bunu bildiğimden ötürü direkt sağa geçtim. Uraz geldiğinde kemerimi bağlamakla meşguldüm. Biraz sitemli, biraz heyecanlı şekilde kaptan pilot koltuğuna oturdu. Uçağın kapısı ben fark etmeden çoktan kapatılmıştı. 

"Demek Milano'ya uçuyoruz," dedi. "... Önceden bizi uçuracak kişiye, yani bana haber vermeyi düşünmedin mi?"

Gayet normal bir ses tonuyla cevap verdim. "Dilersen ben de uçurabilirim."

Elinde tuttuğu ufak kitapçığı kucağına bıraktı, bana döndü. "Motorlar çalışıyor. Bu, bir dahaki şakanı ancak indiğimizde yapabileceğin anlamına geliyor."

"Hey, ben ciddiyim. Daha önceden bu model bir uçağı kullanmamış olabilirsin. Yer değiştirebiliriz."

Mikrofonlu kulaklıklardan birini bana uzattı. "Aylin! Abartmayalım istersen."

"Öğrenmediğimi nereden biliyorsun?"

"Bu yine 'sen yokken çok şey değişti' muhabbetine bağlanacaksa, kalsın. Hiçbir şey bu kadar değişmiş olamaz. Biz o kadar ayrı kalmadık."

"Belki açıktan okumuşumdur..."

"Aylin."

"Kucağındaki liste pre-flight checklist değil mi?"

"Evet, ama bunu yalnızca ben sınav için ezberlerken orada olduğundan dolayı biliyorsun."

Aylar önceydi, ve hatırlıyordu.

"Tamam o zaman bir anlaşma yapalım."

Listedeki kontrolleri tek tek uygularken kulağının bende olduğunu biliyordum. "... Diyelim ki gün içerisinde iki araç kullanacağız. Bunları bir şekilde bölüşmemiz gerekiyor..." 

Bana bakmadan kokpitle ilgilenmeye devam etti. "Ben kullanıyorum. Konu kapandı."

Gülümsedim. "Tamam, o zaman bu akşamki ufak araba yolculuğumuzda benim kullanmama laf etmeyeceksin..?" 

Kucağındaki kitapçığı kaldırdı. Sisteme Milano'daki havalimanıyla ilgili bilgileri girdi. 

"Tamam."

"Bana mı dedin, yoksa uçakla mı konuşuyorsun?"

"Sana dedim. Vision ile konuştuklarımı sen duyamıyorsun, aramızda özel bir dil var."

Espriler aramıza döndüğüne göre şoku atlatmış olmalıydı. "Ah, adınıza sevindim. Baş başa kalmak ister misiniz? Şoförün henüz gitmediğinden eminim."

Bana cevap vermeden önce kule ile konuştu. Kuleden aldığı yanıta göre harekete geçtik. Sol tarafındaki kol ile yavaşça yürümekte olan uçağı piste yöneltti. Elimi kendime doğru sallayarak uçağın içinde bir hava akışı yaratmak istedim. "Ne kadar sıcak."

Uraz derin bir nefes alıp verdi. "Of, bir de bana sor."

O montun içinde ne kadar terlemiş olduğunu o an fark ettim.

"Endişeli miyiz biraz?"

Pistin ortasına vardığında Uraz uçağa daha fazla güç verdi. Uçak daha hızlı yürümeye başladı.

"Zarar verebileceğim tek kişi kendimken hiçbir sorun yok, çünkü kaybedebileceğim bir şey yok. Şimdi ise senin gibi bir ufaklıktan da sorumluyum. Özetle, Vision ile beni baş başa bırakma şakanın gerçek olmasını dilemedim değil."

Ona destek olmak için sol elimi omzuna koydum. "Bir kişide korkuyorsan, ileride yüzlerce kişinin hayatından sorumluyken ne yapacaksın?"

Cevabı hızlı geldi. "Aylin, eğer bir uçağa binersen ve benim adımı duyarsan o uçaktan in. Riske gerek yok. Direkt in."

Son DefaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin