HİDDEN İN THE SUN (Tr)

4. bölüm

Sarı.

Tatlı yumuşak bir sarılık.

Yüzümü ısıyla okşayan bir ışık huzmesi.

Parıltı...  Sihirli gibi.

İşte güneş.

Kudretli güneş.

İnzivaya çekildiği yerden ihtişamına yaraşır şekilde iki tepenin arasından göğe doğru yol alıyor..

Dolunayın gökyüzüne saldığı karanlık güneşin sarılığıyla birlikte kaybolmaya başlıyor. Göğe her yaklaşım geceyi yerinden ediyor.

Gündüz güne hükmediyor.

Güneş tahta çıkıyor.

Anın büyüsü beni içine çekiyor. Bu şey kitaplarda anlatılandan daha muhteşem. Daha göz alıcı. Midnightın mahrum kaldığı güzellik şimdi gözlerimin alabildiği her yerde.

Tenime vuran ışık ısıyı beraberinde getiriyor. Tatlı bir ılıklık. Dolunayın bize bahşettiği serinliğin yanında koca bir zıtlık. Ve ben karşısında kelimelerin anlamını yitirdiği ihtişamla baş başayım. Gün doğumuna şahitlik ediyorum.

Her şey bu anı görmeme değer. Her şey...

Umarım bir gün Alaina yıda bu ana şahit tutabilirim.

Güneşin güzelliği beni esir almışken odanın kapısı aralandı. Kylea olmalıydı.

"Kylea bu... Muhteşem."

Güneşe attığım her bakış beni kendimden geçiriyordu. İçimdeki bayat duygular gün doğumuyla beraber tazeleniyordu.

"Sende kimsin?"

Manzaradan kopardığım bakışlarımı arkaya çevirdim. Bu Kylea değildi.

"Ben Eva."

Davetsiz misafir Eva diye eklemem daha mı doğru olurdu? Sorgulama tarzına bakılırsa bu evde yaşayanlardan biri olabilirdi. Kylea yalnız yaşamadığından bahsetmişti. Ama bu oğlan neden bu kadar derinlemesine bakıyordu?

"Ben odayı boş sandığım için içeriye girdim. Kusura bakma."

"Önemli değil."

O sırada Kylea kapıda belirdi.

"Ne zaman geldin?"

"Az önce "

"Misafirimize merhaba de."

Düşünceli tavrı vardı. Ellerini pantolonunun cebine soktu. Ardından saçlarını karıştırdı. Hatta kaşıdı bile diyebilirim.

"O bir yolcu mu?"

Kylea cevabı mimikleleriyle verdi. Gülümseyip gözlerini yumdu.