7. bölüm

473 41 0
                                    

Yanılma payımın eksi bire düştüğünü anladığımda idrak yeteneğimi kaybetmiştim.
Çünkü bana doğru koordinatları sağlamıyordu. Ya da gözlerim bugüne has bir dengesizlik sergiliyordu. Hayal gücüm olamazdı çünkü bu çocuk kabuslar klasörümde yer alıyordu. Hemde en ön sırada.

"Beni mi takip ediyorsun?"

Egosu bıraktığım yerdeydi. Ne bir eksik ne bir fazla. Ses tonuna yansıttığı ukalalık sinirlerimi gün yüzüne çıkaracak ayarda.

"Seni takip edecek kafada olsaydım aklımı devredışı bırakmam gerekirdi."

Beni ne olarak görüyordu sapkınlık derecesine ulaşmış bir hayran falan mı?

"Demek bi aklın var."

Tamam işte şimdi onun balkonuna atlayıp üstüne çullanmam için gayet mantıklı bir sebep.
Sakin ol Eva ve sıradana karşı nazik tavırlar sergile.

"Evet senin aksine bi aklım var."

Dudakları yavaşça kıvrıldı ve gülümsedi. Gözleri parladı. Derin bir nefes aldı. İkinci görüşümdede çıplak bıraktığı göğsünün üzerinde kollarını birleştirdi.

"Neden buradasın?"

"Hoşnut kalacağın bir sebebim yok. Burada olmak istediğim için en basit açıklama. Sense benim için koca bir tesadüf."

Durum bundan ibaretti. Bu üstsüz oğlan koca bir tesadüftü.. Gerçi benim açımdan bile garipsenir cinstendi. Kalacağım ev bu ukalanın dibindeydi.

Havada kalan son sözler benimkiler oldu. Karanlıkta parlayan gri gözleriyle beni süzdü. Ukala aromalı gülümsemesini takındı ve el sallayıp içeriye girdi.
Bu neydi şimdi?
Hah!
Hiç bir şey söylemeden gitmişti. Şuanda ona sarf ettiğim tüm cümleler gözüme fazla geliyordu. 

×_×

Güneşin şefkat dolu kollarında sabahladığım üçüncü gündeyim. Geceleyin deliksiz uyumuşum. Günüm öylesine yorgun geçmişti ki bitap düşmüştüm. Dolunayın enerjisinin boşluğu yorgunluk etkisi bırakıyor üzerimde. Fazla efor harcadığımda tıpkı bir sıradan gibi yorgun düşüyorum. İşte imrenilesi gezegenin eksileri...
Bu olumsuzluğu bir kenara bırakırsak bugün yapmam gereken işler var. Tıpkı sıradan yaşıtlarım gibi okula gitmeliyim. Becca ile daha geniş çaplı konuşmalıyım. Henüz ne kadar kira istediğini bile söylemedi. Burada kalacağımı duyduğu anda tek tepkisi bana sıkıca sarılmak oldu. Bu kızın taşan sevgisi içime işlemişti. Diğer sıradanlardan farklı gibiydi. Duygusaldı ve sevgisini bolca gösterecek kadar cömert.
Sonrasında üzerime birşeyler almalıydım. Midnightlı elbiselerim sıradanların tuhaf bakışlarını üzerime çekiyordu. Üstelik Emma nın bez ayakkabıları dışında bir ayakkabım yoktu. Bu ayakkabıları giyinmek hoşuma gitmiyordu. Kylea nın evinden ayrılırken onlara ait bende kalan tek şeydi.

Kapı iki kez tıklandı. Becca kapının önündeydi. Tıpkı dün beni bu eve getiren adamın yaptığı gibi bende iki kez tıkladım.
Sanırım bu Becca nın iletişim yollarından biriydi.
Tıklamamın ardından Becca yüzünde kocaman gülümsemesiyle içeriye girdi. Elini salladı. Sonra sol elini yumruk yaptı. Daha sonra baş parmağını ve işaret parmağını serbest bırakıp bana doğrulttu. Gülümsemekle yetindim çünkü ne demek istediğini anlayamadım.

"Bunun anlamı günaydın." yazdı elindeki tablete.

"Günaydın Becca."

Onu taklit etmeye çalışarak bende parmaklarımı açtım. Onunla iletişimin yolu sadece ekran değildi. Kendini parmaklarıyla da ifade edebiliyordu.

"Kahvaltı yapalım mı? Uyanmanı bekliyordum." 

"Bu teklife hayır diyemem."

Becca elimden tutup beni yataktan çekti. Sessiz gülümsemesini bana gösterdi. Mutfağa doğru gittiğimizi anlamam uzun sürmemişti. Yumurta kokuları burnuma geliyordu. Keskin hoş ve iştah kabartıcı kokularla beraber.

HİDDEN İN THE SUN   (Tr)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin