Sıradanlarda nasıl bir his uyandırdığını bilmediğim, sıcak suyun fokurtusu bana dinginlik veriyordu. Bu sesi duymaktan bıkmazdım sanırım. Ama saniyeler içinde artan fokurtu kettle ın tık sesiyle beraber durdu. Hadi ama, sadece biraz daha..
Becca rafta duran renkli bardakları tezgaha koydu. Muhteşem bir icat olduğunu düşündüğüm üçü bir aradaları bardaklara boşaltı. Midnightta kahve içmek için önce çekirdiklerini öğütmem gerekirdi. Üstelik kahveyi büyüleyici hale getirdiğine inandığım krema olmadan damağımda bıraktığı tat, acıydı. Dünya her haliyle bi harikaydı dostum.
Becca kupaları metalik tepsiye dizdikten sonra gözleriyle içeriyi işaret etti. Oflayarak yayıldığım sandalyeden kalktım.
"Geliyorum.." dedim bezgince. Sabahın köründe beni uyandırmıştı. Güneşin bile doğmak için tembellik ettiği vakitte hemde. Alaina bile uyuyordu.
Dün gece olanlardan sonra onunla konuşamamıştım. Kylea, David ve Alaina tarafından abluka altına alınmıştım. Becca'nın her şeyi bilmemesi gerekiyordu. Ona bir midnightlı gibi davranamazdım. Bu onun normal yaşamını sıkıntıya sokardı. Zaten onun evinle kalmakla bile Becca yı büyük bir tehlikeye atmıştım. Onunla kalmak istediğim için bencillik etmiştim. Bundan sonra onu korumalıydım. Canım pahasına.
"Şimdi mi dinlemek istiyorsun?" dedim esneyerek. Kafasını salladı. Ve diğer cihazlara göre daha rahat yazdığına inandığım tabletini kucağına aldı.
"O gece nereye gittiniz?"
"Magic'e."
Gözleri ışıltıyla parladı. "Orası mükemmel bi yer."
Kesinlikle mükemmeldi. Ama asıl mükemmel olan Seth'ti. Dün yaşadığımız korkunç anlar bilinç altıma öylesine baskı yapıyordu ki, sadece bir saat öncesinde yaşadığımız güzel dakikaları unutuyordum.
"Seth'in kollarındaydım Becca." dedim heyecanla "Tüm gece."
Tabi sonra muhafızların kollarında bitirmiştim geceyi. Ne ironi ama..
"Sahi mi? Bu kulağa.. mükemmel geliyor."
"Harikaydı. Saatlerce dans ettik." Dansı sona erdiren şey.. benim onu zorlayan pozisyonum olmuştu. Hatırlayınca yanaklarımda ısı meydana geldi. "Sonra oradan ayrıldık. Bir müddet çimlerin üzerine uzandık." Başımı göğsüne yaslamıştım. Kalbinin sesini kulaklarımda duyabiliyordum. Nefesini hissediyordum. Zaman durmuş gibiydi. O an büyüleyiciydi.
"Aranızda bir tılsım var sanki.." yazdı ekrana. "Güçlü bir çekim. Bunu görebiliyorum."
Gülümsedim. Uykusuzluğun verdiği şebeklikle "Ona olan çekimi hücrelerimde hissediyorum Becca. İnanılması o kadar güç ki.."
Şuan bile yanında olamamam beni çıldırtıyor. Şu çekimi hisseden hücrelerim var ya, koro halinde çığlık atıyorlar. Ama gidemiyorum. Ağrılarının dinmesi için onu uyuttular. Fosforlu sakal beni içeriye almıyor. Diğer iri yarı korumalarda beni yiyecekmiş gibi bakıyor. Şuanda tek yapmam gereken beklemek.. Güneşin doğuşunu ve Seth'in uyanışını. Sonrasında ona rahatça sarılabilirim.
"Becca o dün benim için kılıcın önüne atladığında.." dudaklarımı ısırdım "Her şey bir anda anlamını yitirdi. Yok oldu. Hiç bir şey yoktu.. Simsiyahtı." O anı anlatmamın imkanı yoktu.
Becca omzumu sıvazladı. Merhametli gözlerle bana baktı. "Her şey güzel olacak." yazdı.
"Öyle olmalı." dedim iç çekerek. Soğumaya yüz tutmuş kahveyi elime aldım. Gürültülü günler vardı önümde belki, ama her şey bir gün güzel olacaktı. Olmalıydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİDDEN İN THE SUN (Tr)
Fantasy"Seth.." diyebildim fısıltıyla. Nefes almak bile zordu. "İsmim." dedi "dudaklarından döküldüğünde hoşuma gidiyor." Fazla yakındı. Bu tehlikeliydi. Gözlerini dudaklarımın üzerine dikmişti. Elleriyle bileklerimden kavradı ve beni duvara yasladı. Ona k...