8. bölüm

434 34 0
                                    

Hala onun kollarındayım.
Nefesimi tutuyorum. Bunu neden yaptığımı bile bilmiyorum. Gözlerimi kısıyorum ve olabildiğince başımı aşağıda tutmaya çalışıyorum. Kalbimin fazla mesai yaptığını hissedebiliyorum. Bir erkeğe bu kadar yakın durmak tehlikeli. Üstelik bu tehlike denince akla gelen ilk isimse.

Karnımın üzerine denk gelen ellerinin olduğu bölge şuan alarm veriyor. Bugünden itibaren orayı hassas bölge ilan ediyorum. Bu saçma ama sanırım ben heyecanlanıyorum ve geriliyorum bu dokunuşla. Bir an önce kendime gelmeliyim. İçimdeki asi Eva yı girdiği delikten çıkarmalıyım.

"Gerisini ben halledebilirim."

"Yolculuk boyunca kapadığın çeneni bir iki dakika daha serbest bırakma mümkünse."

"Bu kadar yeter Seth!"

Alışveriş merkezine yürüyerek gitmiştik ancak beklenilmeyen kaza sonucu Seth in arabasıyla dönmüştük. Arabadan indiğimdede kucaklamıştı beni ve ben ses çıkarmadan kollarında bulmuştum kendimi. Şimdi kapının önündeydik ama odama kadar taşımakta ısrar ediyordu.

"Adımı biliyorsun." gözlerini parlatarak gülümsedi.

"Sır olarak mı kalmalıydı?"

"İsmimim dudaklarından kaçması... " gözleri dudaklarımın üzereydi. Gene serseri bakışlarını üzerime yüklemişti. Tanrım şuanda çok utanıyorum! "Tuhaf geldi." diyerek bitirdi cümlesini ve rahatlayarak yutkundum. Girdiğim tuhaf anın auorası beni kimliğimden çıkarmıştı. 

Becca bizden önce arabadan inip kapıya koşmuştu ve anahtarı arıyordu. Neyse ki aramızda mesafe vardı ve tuhaflaştığım ana şahit olmuyordu.

Becca çok geçmeden derin çantasındaki eşyaların arasından anahtarı bulabilmişti. Gelmemizi işaret ettiğinde kendimi rahatlatmaya çalışıyordum. Ondan kurtulmama bir iki dakika kalmıştı.

Beni yan çevirip kapıdan geçirdi ve merdivenlere yöneldi. Onunla karşılaştığım diğer zamanların aksine nazikti. İçindeki hödüğü dışarıya çıkarmamıştı. Tam olarak benimseyememiş olsam da beni kucağında odama kadar taşıması centilmence bir hareketti. 

Odamın kapısını dirseğinin yardımıyla açtı ve içeriye girdi. Bacaklarımı yavaşça yere bırakırken boşta kalan elinide belime koydu. Bu gece haddinden fazla temas vardı. Dokunduğu noktalar karıncalanıyordu.

"Becca buz getirir misin?"

Becca şaşkınlıkla bizi izliyordu. Yüzündeki gülümsemenin yanı sıra şoke olmuş bir ifade vardı. Seth in isteği üzere başını sallayıp aşağıya indi. Odada yalnız kalmıştık.
Ellerini üzerimden çektiği anda bir adım geriye attım. Baş parmağım hala sızlıyordu ancak acının tattırdığı mimiği yüzüme yerleştirmedim. 
Ondan uzaklaşmaya çabalarken Seth bir adım daha attı. 

"Senden beklediğim bir şey var?"

"Neymiş o?"

Sırtım duvara dayanmak üzereyken elini başımın hizasında duvara dayadı. Bunun derdi neydi?

"Nazik biri ol ve bu gece seni taşıdığım için teşekkür et."

Teşekkür budalası. Aynı tavrı o gecede sergilemişti. Benden özür dilemesi gerekirken teşekkür beklemişti. Normal şartlarda hak ettiğini düşünsemde ısrarcı tavrı beni deli ediyordu ve bu yüzden ona minnet duymaya niyetim yoktu.

Başımı yukarıya kaldırdım ve dikkatle beni süzen bakışlarıyla buluştum. Bulunduğumuz pozisyon dengemi bozsa da nihayet kaybettiğim Eva yı bulabilmiştim. Ona bu hevesi tattırmak istemiyordum.

HİDDEN İN THE SUN   (Tr)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin