Nefes almak..
Seth bu kadar yakınken, nefes almak..
O resmen nefesimi kesiyordu! Oksijen kavramından yoksun ciğerlerim içerde küçük çaplı bir isyan çıkarana dek ben, nefes almayı unutuyordum. Yeni bir soluksa normalden uzak kesiklikte oluyordu. Seth kesinlikle sağlığa zararlıydı.."Biliyorum.." dedi dudaklarının ince temasını dudaklarımda hissettiğimde "Benden hoşlandığını biliyorum."
Duygularım kısa devre yapmış tost makinesinden farksızdı. Vücudumu bir anda saran alev topu, beni yakıyordu. Mantığım beni çoktan terketmiş Midnighta doğru yol almıştı. Baseball sopasının şiddetiyle fırlatılan bir baseball topuyla aynı kaderi paylaşan kalbim göğsümden fırlamak üzereydi. Zaman anlamını yitirmişti. Duyularım Seth hariç her şeye kapalıydı.
Yutkundum. Sessizliği sağır eden bir ses fırladı boğazımdan. Gümbürdeyen kalbime eşlik etti. Seth küçük bir öpücük bıraktı dudaklarıma. Temasıyla beraber gözlerim açıldı. Dudaklarında kaygıdan yoksun bir gülümseme belirdi. Parıldayan gri gözleriyle beni süzdü. Bakışları beni çıplak bırakıyordu. Bu aciz kalışımın resmiydi. Sözcüklerim tükenmişti.
Ona karşı artık.. yalanlayamayacağım hislerim vardı. Bu şey.. Korku ve heyecandı. Onun üzerimde bıraktığı etki beni korkutuyordu. İçimdeki silik duygularımı gün yüzüne çıkarması beni.. heyecanlandırıyordu. Hatta.. baştan çıkarıyordu.Alnımı alnına yaslayarak beni geriye doğru itti. Kaslı kollarıyla bedenim onun hapsindeydi. Ayaklarım arkaya adımlarını sürdürürken artık tek vücut olmuştuk. Aramızda bir santimlik boşluk bile yoktu.
Odanın içine girdiğimizde bana baktı. Bakışları içimi deliyordu. Dokunuşu ise yakıyordu. Elleri bedenimde gezerken ruhum ona teslim oluyordu.
"Seth.." dedim kendimden beklemediğim yorgun bir sesle. Şuan tek yapmak istediğim şey ismini fısıldamaktı. Çünkü şuan.. kelimelerin anlamı yoktu..
Dudaklarıma sertçe sahip oldu bir anda. Öylesine aç, öylesine hızlıydı ki aklımı başımdan almıştı. Ellerimi onu desteklercesine ensesine sardım ve onu kendime bastırdım. Dudaklarımda kaybolurken inledi. Sanırım bu iyiye işaretti. Elleri bedenimde özgürce dolanıyordu. Parmakları bel kıvrımımın aşağılarında keşfe çıkmıştı. Kendini geriye çektiğinde kesik kesik nefes aldı. Gözlerindeki parıltı daha da artmıştı. Serserice beni süzüyordu. Zorda olsa ona bir müddet bakmayı başarabildim. Ama bu kısa sürmüştü.
"Aklımı başımdan alıyorsun." dediğinde zaten aklım beni terk etmişti. Şuan tek istediğim, tek ihtiyacım olan şey Seth ti..
Ama o an beklenmedik bir şey oldu. İçimde tavan yapmış heyecan hislerimi tetikledi ve ayaklarımı yerden kesti. Duygularım aşırıya kaçtığında kontrol etmekte zorlandıgım yeteneğim ortaya çıkmıştı. Ben havalanmaya başlamıştım. Telaşla Seth'in tepkisini ölçmeye çalışırken beni belimden kavradı ve kendine çekti. Benim aksime o, tepkisizdi.
"Seth bak ben.. bazen uçabiliyorum." dedim hızlıca.
"Görebiliyorum" dedi dudaklarıma uzanırken. Öpücüğü sonlandığında bana baktı.
"Uçabilmen neye bağlı?" dedi gizemlice.
"Duygularıma.." diyerek itiraf ettim. Ondan saklamam gereken özelliğimi ifşa etmiştim..
"Ayaklarını yerden kesiyorum." diyerek pis pis sırıttı. Ben bakışlarımı kaçırırken beni kavrayıp arkamda duran yatağın üzerine yatırdı. Ne olduğunu anlamama fırsat vermeden kollarını başımın hizasına yerleştirdi. Üzerime eğilerek daha ateşli bir öpücükle devam etti. Tanrım bu.. çok tahrik ediciydi. Seth beni kıvrandırıyordu.
Elini belime yerleştirdi. Ardından kot pantolonla sarılı olan kalçalarıma. Dokunuşu.. beni mahvediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİDDEN İN THE SUN (Tr)
Fantasy"Seth.." diyebildim fısıltıyla. Nefes almak bile zordu. "İsmim." dedi "dudaklarından döküldüğünde hoşuma gidiyor." Fazla yakındı. Bu tehlikeliydi. Gözlerini dudaklarımın üzerine dikmişti. Elleriyle bileklerimden kavradı ve beni duvara yasladı. Ona k...