14. Bölüm

367 37 2
                                    

Muhafızın boşa salladığı yumruk havada asılı kalmıştı. Seth'in sert tekmesi karnıyla buluştuğunda geriye savrulmuştu. Düşüşü sert olmuştu. Savurduğu küfürlerin ardından inledi. Bu onun canını yakmış olsa da pes ettirmezdi. Bir muhafız asla pes etmezdi.

"Seth.." muhafızın beni savurduğu köşeden doğrulmaya çalıştım. "Git buradan!" bir an önce gitmeliydi. Bu dövüşün galibi belliydi. Muhafız onu hırpalamadan bırakmazdı. İşler daha fazla sarpa sarmadan gözden kaybolmalıydı.

"Belki başka zaman.." olağan sakinliğiyle göz kırptı. Hah! Hala göz kırpıp gülebiliyordu. Az sonra rahatça kapayıp açtığı gözlerinin etrafında mor halkalar oluşacaktı.

Seth'in tekmesinin ardından kendini toparlayan muhafız ayağa kalktı. Seth için artık çok geçti. Boynunu esnetip çıtlattı. Yüzüne fırlatılan yumurtalar saçlarına bulaşmıştı. Sarı sıvı saçlarını vıcık vıcık yapmıştı. Yumurta kabuklarının bir kısmı da gömleğine tutunmuştu. Tanrım! Çok sinirli gözüküyordu..

"Daha önce hiç yumurtaya bulanmış adam dövmemiştim." olduğu yerden kıpırdamadan bacaklarını esnetti. "Bu zevki bana tattırdığın için, " gözleri muhafızın öfkeden kuduran bakışlarıyla resmen dalga geçiyordu "sana minnettarım."

Seth muhafaza temsili kırmızı pelerin sallamıştı sanki. Muhafız süratle Seth'e koştu. O kadar hızlıydı ki onu takip edememiştim. Son gördüğüm havalandığıydı. Az önce başarıyla sonuçlanamayan hareketini tekrar ediyordu. Zıpladı ve yumruğunu havaya kaldırıp Seth'e saldırdı.

Ani bir refleksle yaslandığım duvardan ayrılıp Seth'e koştum. O bana hayatı pahasına yardım ederken elim kolum bağlı oturamazdım. 
Yerimden onu kurtarmak adına sıçradığımda Seth muhafızın yumruğunu avuçlarının arasına alıp ters çevirdi. Seth'i etkisiz hale getirmek için diğer kolunu kullanmak isteyen muhafıza fırsat vermeden onuda yakaladı. Artık uhafızın yüzünden okunan tek bir ifade vardı; acı.

Onu kavrayıp tekrar yere fırlatırken gözlerim neredeyse yuvalarından fırlayacaktı. Bu imkansızdı. Seth nasıl onunla başaçıkabilirdi?

Yere yuvarlanan muhafız birkez daha acıyla inledi. Seth tarafından kırılan bileğini tutuyor, kıvranıyordu. 
Durum tersine dönmüştü..
Seth yanına yaklaştı. Sol ayağını karnının üzerine bastırıp üzerine eğildi. Vücudunu ortaya çıkaran mükemmel darlıkta olan tshirtünün yakasından kolyesi firar etti. Onunla karşılaştığım ilk gün çıplak göğsünde gördüğüm kolyesi. 

"Çevrede dolanmanı istemiyorum." Rahat tavırlarının aksine sesinde ciddiyet hakimdi. 

"Canın.. ceheneme!" Karnının üzerine yerleştirdiği ayağıyla baskı uyguladı. "Yanlış cevap." Muhafız inledi. Sesi boş sokaktaki binalara çarpıyordu.

"Seth.." yutkundum. Ona doğru adım attım. "Artık gidelim."

"Az önce yalnız kalmak istediğini söylediğini hatırlıyorum."

Tükürdüğünü yalamak deyiminin sözlük karşılığıydım.

"Seth.." Ve onunla tartışacak halim kalmamıştı. Bacaklarım titriyordu. Sağ kolum zonkluyordu. Muhtemelen ezilmişti. Morluklar yerini almış olmalıydı. Maruz kaldığım anın dehşeti beni zayıf düşürmüştü.

Ayağını yerine çekip muhafızın başından ayrıldı. Sindiğim duvarın dibine bıraktığım market poşetlerini aldı. "Yumurtalarım beni terk etti. En azından cipsleri kurtarmalıyız."

Bu kadar rahat olmayı nasıl başarıyordu? Ben.. aklımı kaybetmek üzereydim!
Ona karşı sarf etmek istediğim tüm kelimeler anlamını yitirmişti.

HİDDEN İN THE SUN   (Tr)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin