İçecek sandığım tentürdiyot adlı sıvının ilaç olduğunu yeni kavramış bulunmaktayım. Bravo Eva. Şimdi o küçük beynine ufak çaplı bir tebrik gönder ve Seth'in karşısında komik duruma düşmenin keyfini çıkar! Ne fiyasko ama.. Ah!
Şuan o sıvıya bulaştırdığı pamuğu alnıma sürüyor. Acıyı hissedebiliyorum ama çaktırmıyorum. Herhangi bir inlemeye karşı dudaklarımı ısırdım. Onunla beraber gözlerimi yumdum. Midnightta sık sık yaralansamda kendimi hemen iyileştirebiliyordum. Ama dünya için bu geçerli değildi.
Gözlerimi tekrar araladığımda Seth'e baktım. Yara bandını yaraya orantılamaya çalışıyordu ve bunu özenle yapıyordu. Olabildiğince nazik olmaya çalışıyordu. Canımı yakmak istemiyordu. Ona karşı fazla mı gaddardım? Az önce beni muhafızın pençesinden kurtarmıştı. Bir sıradana kıyasla fazla çevik ve güçlüydü. Bu durum beni şüphelendirmeli miydi? Ona ne olduğunu az önce sormama rağmen cevap vermemişti. Bir sıradan için tuhaf bir soruydu. Ve oda olağan dalgasıyla "bu gece için kahramanınım" demişti. Şapşal şey..
Belki de farklı değildi. Sadece güçlü bir sıradandı. Ama yinede ikinci seçeneği aklımda bulundurmakta fayda var.Bandı yapıştırdığında bana baktı. Gri gözlerindeki büyüleyici parlaklık gözlerime bulaştı. Dudağının kenarı kıvrıldı ve gülümsedi. Bana o kadar yakındı ki yine o tanıdık parfüm kokusu burnuma çalındı. Biliyorum bunu söylemek koca bir saçmalıktı ama bu koku.. bu koku hoşuma gidiyordu. Yavaşça yutkundum. Gözlerim onun derin bakışlarına sabitlenmişti. Bakışları benim korku dolu girdabımdı ve ben bilinmezliğe doğru sürükleniyordum sanki.
"Seth.." diyebildim fısıltıyla. "Teşekkür ederim." Biraz geç kalmış bir teşekkürdü ancak inadımın arkasına sığınmıştı. Yerini bulmakta gecikmişti.
Tekrar "Seth.." dedim. Her şey için teşekkür etmeliydim.
"Üzgünüm."
"Ne i.."
Sorum tamamlanamadan ani bir hareketle dudaklarıma yapıştı. Koltukta uzanmış halde olduğum için beni geriye yatırması zor olmadı. Elini belimin altına geçirip kendine doğru çekti. Dokunuşuyla beraber gözlerimi kapadım. Onu şuan tekmelemem gerekir ancak yapamıyorum!
Bir kaç saniye sonra geriye çekildi. Kesik kesik nefes aldıktan sonra tekrar uzandı. Ilık dudakları nazikçe öpüyordu. Göğsüm nefes hızıma denk inip kalkıyordu. Ellerimi göğsüne dayadım. Sert kaslı vücudunu ani bir hamleyle geriye ittim.
Bunu yapmakta hayli geç kalmıştım. Gözlerimi araladım. İçimde duyduğum haz ve öfke büyük bir savaşa girmişti. Az önce o beni öperken.. sessiz kalmıştım. Bundan zevk almıştım."Sen ne yaptığını sanıyorsun?!"
Olduğum yerden doğrularak ayağa kalktım. Seth hala o parlak gözleriyle beni süzüyordu. "Hoşuna gitti. Biliyorum."
Koltuğun üzerindeki yastıkları suratına fırlattım."HEMEN DEFOL BURADAN!"
Gülmeye devam ediyordu. Ah Tanrım! Çıldırmak üzereyim!
"Bu senin.. ilk öpücüğündü. Öyle değil mi?"
Utanma anında otomatiğe bağlanmış gibi kızaran yanaklarım devreye girmişti.
"Az önce üzerime atlattığının farkında mısın?" Bi yastık daha fırlattım.
"İtiraz etmedin." İşte acı gerçek.
"DEFOL!"
Hala gülebiliyor. Derin bir nefes aldım. Saçlarımı karıştırdım.
"Gözümün. Önünden. Kaybol."
Koltuktan kalktı. Kapıya doğru ilerlerken bi yastık daha fırlattım ama isabet etmedi. Yere uzanıp eline aldı.
"Bunuda yanımda götürüyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİDDEN İN THE SUN (Tr)
Fantasía"Seth.." diyebildim fısıltıyla. Nefes almak bile zordu. "İsmim." dedi "dudaklarından döküldüğünde hoşuma gidiyor." Fazla yakındı. Bu tehlikeliydi. Gözlerini dudaklarımın üzerine dikmişti. Elleriyle bileklerimden kavradı ve beni duvara yasladı. Ona k...