36. Bölüm

345 41 8
                                    

Yaklaşık 10 dakikadır Becca, saç kurutma makinasını inceliyordu.

Parmakları on/off düğmesinin üzerinde mekik dokuyordu.

Tabi bu sırada gözlerini bana sabitlemişti.

"Bunun için mi Seth'i çağırdın?" dedi gözlerini kısarak. Yüzü gülümser bir hal almıştı.

Gözlerim dehşetle açılırken ellerimi salladım. "Hayır tabi ki!" sesim beklediğimden yüksek çıkmıştı.

Öksürdü. Kurutma makinasını yerine bıraktı. Sonra da kollarını göğsünde birleştirdi.

"O zaman neden buradaydı?"

Derin bir nefes aldım. Sadece bir kaç dakika önce olanları unutmak için. Ama vücudum sinyal veriyordu. Bacaklarım titriyor, kalbim yerinden fırlayacakmışçasına atıyordu. Sanki Seth'in elleri hala üzerimdeydi. Kokusu burnumun dibindeydi. Soluk alıp verişleri kulaklarımda.

"Tişörtünü arıyordu ve..."

"Banyoda?" dedi kaşlarını kaldırarak.

Oflayarak ellerimi havaya kaldırdım. "Tamam tamam itiraf ediyorum." dedim bıkkınlıkla "Saç kurutma makinası falan yok."

"Ev-vet!" dedi zafer kazanmışbir edayla. Banyo duvarlarını süzdü "Burada bir şeyler yaşandı."

"Becca..." dedim yüzümü avuçlayarak. "Utanıyorum lütfen..."

"Tamam tamam." dedi gülümseyerek.

"Tişörtünü aradığı için buradaydı aslında."

"Tişört mü?"

Başımı salladım. "O yüzden üstü çıplaktı. Ben çıkarmadım." dedim dilimi çıkarıp. Ama o sırada Becca güzel bir kahkaha attı.

"Güzel bahaneymiş. Tişört ha?"

"Becca hatırlatırım burası onun odası."

"Seth'in bu katta kaç odası olduğunu biliyor musun?"

"Ne yani tişört.."

"Tişörtü unut Eva, bu bir bahane.."

Ağzım inandığım aptallığın boyutu ile açılırken Becca'yı süzdüm. "Çok kötüsün Becca."

Gülümsedi. "Sadece gerçekleri söylüyorum."

Bazı gerçekler saflığı gün yüzüne çıkarıyordu işte. Seth'in beni ilk kandırışı değildi ve sonda olmayacaktı. Beni nasıl ağına düşereceğini iyi biliyordu. Zaten bende bu yüzden ondan hoşlanmıyor muydum?

Benim ki garip bir ironiydi. Mantık hatası bol bir kuramdı ama farklıydı. Ayaklarım yerden kesilirken midemde kelebekler uçuşuyordu. Bunun adı aşktı ve aşk.. mantık aramazdı.

Düşünce denizinde boğulurken bir an Becca ile göz göze geldim. Onu fark etmem için el sallıyordu.

O ana kadar, sağ bacağımı diğerine sürttüğümü, ellerimi arkadan bağlayarak ancak bir maymuna yakışacak bir şekilde şebekçe gülümseyerek olduğum yerde beşik gibi sallandığımı fark etmemiştim.

"Seth senin başını fena döndürmüş." dedi kıkırdayarak. Elini çenesinin altına yerleştirdi ben kendimi toparlarken. "Daha ilk günden anlamıştım aranızda bir şeyler olacağını."

Omuz silktim ve yatağın üzerine oturdum. "Bunu ön görebilen yeteneğini geç fark ettik."

Seth o zamanlar aklımın ucundan bile geçmiyordu. Sinirimi zıplatmayı başaranlar listesinde en başı çekiyordu. Ama dünyada işler ters işliyordu. Nefret salgıları aşka dönüşebiliyordu. Buna mucize diyorlardı.

HİDDEN İN THE SUN   (Tr)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin