6. bölüm

448 38 0
                                    

Beyaz gömleğin kısa kollarında oluşan katları düzelttim. Düğmelerini ilikledim ve kolları içeriye gelecek şekilde katladım. Ön kısımda kalan yakaları düzleştirdim. Yatağın üzerine katladığım eteğin üzerine bıraktım. Yere çömeldim. Ellerimi kıyafetlerin üstünde gezirdim. Bana benzeyen bir bedene ev sahipliği yapmıştı. David onun hayat dolu olduğunu söylemişti. Belki de bu kıyafetler üzerindeyken sayısız kahkaha atmıştı. Kylea ya sayamadığı kadar çok kez bunlar üstündeyken sarılmıştı. Emma ya ait anılar içine sinmişti. Her şey Emma kokuyordu...

Ayak altında dolanmam Kylea için zordu ve ben bana yardım eden insanların hayatlarını zorlaştırmak istemiyordum.

Midnighttaki elbisemin dünya tarafından pekte yadırganır tarafı yoktu bence. Abbigail de buna benzer bir tarzda giyiniyordu. Dizlerimin üzerinde sonlanan mor fırfırlı bir elbiseydi. Yanımda getirdiklerim arasında en az dikkat çeken buydu. 

Sandalyenin üzerinde olan heybemi boynumdan geçirdim. Defalarca karalayıp tekrar yazdığım nota baktım.

"Herşey için özür dilerim."

Kuru bir özrün ardından bu evden ayrılacaktım. Not bırakmayı alışkanlık haline getirir olmuştum. Alaina yada bunun benzeri birşeyler yazmıştım.

Perdenin arasından sızan gün ışığı halıya renk verdi. Gün doğumu gerçekleşmeden buradan gitmeliydim. Onları daha sonra belki.. tekrar ziyarete gelebilirdim.

Kapının koluna uzandım ve ses çıkarmamaya gayret ederek araladım. David in odası üst kattaydı. Ona görünmeden çıkmak kolay olacaktı. Kylea zaten gece boyu eve uğramamıştı. Bugün evden ayrılmam için mükemmel gündü. Olanaklar buna işaret ediyordu.

Olağan sessizliğimle dış kapıya yöneldim. Çelik kapının sessizliğe iz bırakan klik sesiyle açılışıyla beraber kendimi dışarıya attım. Umarım bu ses David in göz kapaklarını aralamasına neden olmamıştır.

Birbirini takip eden koşar adımlarla birlikte evden uzaklaştım. Dönüp bakmaya bile cesaret edememiştim yakalanmamak için. Çünkü içimden bir ses yakalanırsam gitmeme izin vermeyeceklerini söylüyordu.

Şimdi öncelikle yapmam gereken Abbigail i bulmaktı.

×_×

Gecenin serinliği güneşin ısısıyla beraber yumuşasada hala tüylerimi ürpeten bi soğuk geziyordu sokaklarda. Güneşin ışıkları yavaş yavaş yeryüzüne dağılıyordu. Karanlığa alışkın gözlerim kısılmaya başlamıştı. Sanırım gözlerimi alan bu ışığa alışmam zor olacaktı.

Sokak bomboştu. Evlerin perdeleri yerlerinden oynamamıştı. Yalnızdım. Bu koca Dünyada yapayalnızdım.
Üstelik beş parasızdım. Lei lerin hükmü yoktu burada. 
Dün gece yaptığım üstünkörü planlarımda kendime bir ev kiralamak vardı. Öncelikle başımı sokacak bir yer bulmalıydım. Sonrasında her sıradan gibi okula gitmek ve bir dünyalı gibi yaşayabilmek. Okul belgem ve kimliğim varken kayıt yaptırabileceğimi söylemişti Kylea. Onların küçük yardımları sayesinde bunu başrabilirdim.

Düşüncelerimin bana arkadaş olduğu sokağın sonunda Abbigail in kırmızı minibüsüne ulaşabilmiştim. Masalar birbiri üzerine geçmiş ve kenara çekilmişti. Aynı yöntemle toplanan sandalyelerde masaların yanına konmuştu. Minibüsten uzanan tentede geriye toplanmıştı. Abbigail ortalarda görünmüyordu.

Minibüsün camına ellerimi dayayıp içine baktım. Ketçap mayonez kutuları gelişi güzel üst üste dizilmişti. Kızarmamış sosislerin kutusunun ağzı açık kalmıştı ve iki sinek sosislerin üzerinde parti veriyordu. 

"Beni mi arıyordun?"

Camdan geriye çekildim. Abbiagail elindeki sarı bezle parmaklarını siliyordu. Teker teker. Yüzündeki şişikliğe bakılırsa güne yeni merhaba demişti.

HİDDEN İN THE SUN   (Tr)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin