16. Bölüm

381 31 2
                                    

Bakalım elimizde neler var..
Bir adet market çıkışı önümü kesen muhafız, bir adet yolcu komitesi başkanı, bir adet Midnightlı eski arkadaş (aynı zamanda yakalanmış bir muhafız) ve en okkalısından bir ihanet.

Gerçekten mükemmel. İşler gün geçtikçe daha tuhaf hale geliyor. Hayal ettiğim dünyadan gittikçe uzaklaşıyorum. Her gün yeni bir hikaye patlak veriyor. 

Nelson'nın söylediklerine bakılırsa Madelena muhafızlarla iş birliği yapmış.Bunun adına ihanet deniyor ve güven duygumu an itibariyle devre dışı bırakıyor. Ben bu durumu asla tahmin edemezdim. Çünkü Madelena'ya güvenmiştim. 
Kylea bana Madelena'nın hiç bir şeyi karşılıksız yapmayacağını söylemiş olsa da tüm kötü ihtimallere kendimi kapamıştım. İyimserlik.. Bazen fazla iyimser oluyordum. 

İhanetle sarsılan bünyemden çok beni meraka sürükleyen şey konseydi. Muhafızlara öldürülmemi emretmişti. Her kaçak yolcunun cezası ölümdü ancak benim durumum diğerlerinden farklıydı. Ölüm emrim Midnightta verilmişti. Ancak işlem dünyada yapılmalıydı. Beni dünyaya çekmek için Madelena ile ince bir tezgah kurmuşlardı. Güvenli saydığım dünya ölümle bezenmişti. 
Ama tüm bunların nedeni neydi? Neden ölmemi istiyorlardı?
Ya da komite başkanı kadının ifadesiyle bende bu kadar değerli olan ne vardı?

Dolunaya borçlu olduğum beyaz saçlarıma hayran olamazlardı. Uçabilme yeteneğimde onları bu kadar sinsice peşime takamazdı. Üstelik bu özelliklerimden haberleri yoktu.

Uzandığım yatağımda sağa doğru döndüm. Bacaklarımı karnımda topladım. Ben daha sade ve ılımlı bir hayat istiyordum. Sadece bir sıradan gibi olabilmek.. Bunu biraz olsun başardığımı hissetmiştim ancak son zamanlarda yaşadıklarım bana buraya ait olmadığımı keskin bir dille göstermişti. Derin bir nefes aldım. Gözlerimi tavana diktim. Becca'nın geceleri parlayan yıldızlarla süslediği tavanına. Ortasında koca bir dolunay vardı. Bunu Midnightlı olduğumu öğrendiği günden sonra yapmıştı. Dolunayı özlediğimi biliyordu. Küçük süprizi beni sevindirmişti. Onun sıcacık kalbini tekrar hissetmemi sağlamıştı. Becca belki de dünyada başıma gelen en güzel şeydi.. 
Kylea artık onunla vedalaşmam gerektiğini söylüyordu. Ormandan ayrıldığımızda daha dikkatli olmam konusunda uyarmıştı. Muhafızlar sıradanlara zarar veremezlerdi ancak ben bu evde savunmasızdım. 
Her an karşıma bir muhafız çıkabilirdi. Gerçi çıkmıştı da ve ben bunu Kylea'ya söylememiştim. Çünkü Becca'nın yanında daha uzun süre kalmak için çenemi kapalı tutmalıydım. En azından kısa bir süreliğine...

Kendimi aşağıya doğru ittirerek bacaklarımı yataktan sallandırdım. Keyifsiz mayışmaların ardından doğruldum ve ayağa kalktım. İçine daldığım düşünce denizi beynimi allak bullak etmişti. Gece boyu sıkıntıdan karıştırdığım saçlarımla bi cadıdan farkım yoktu. Korkunç görünüyorlardı. Aynanın karşısında elimle yatıştırdım. Tarak için fazla üşengeçtim. 

Odanın bunaltıcı havasını boşaltmak için balkon kapısını açtım. Sabah vaktinin serin rüzgarı tenime değip geçti. Hafif bir ürperme dahilinde serinledim. Güneşin yükselişini görebilmek için balkona çıktım. 

Gözlerim güneşi ararken bir ses duydum. Küçük balkonun korkuluklarına tutunup aşağıya eğildiğim an kendimi geriye attım. 
Seth aşağıdaydı..
Üstü tıpkı onu ilk gördüğüm gün ki gibi çıplaktı. Altında dizlerine kadar gelen kot şort vardı. Beni görmemesi için geriye yaslandım. Bir anda nefes nefese kalmıştım. Elimi kalbime götürdüm. Neredeyse yerinden fırlayacaktı. Gözümün önüne bir anda o gece geldi. Dudaklarının dokunuşu hayalimde tazelendi. Gözlerimi yumdum. Yüzümü kapadım. Ben bir anlığına da olsa o günü unutmuştum..Neden hafızam geri getiriyordu..

Olduğum yerde çömeldim. Üstesinden gelebileceğim en zor durumdu. O.. beni öperken ben.. bundan hoşlanmıştım. Sertçe dudaklarıma vurdum. Tüm suç onlarındı. Seth'in dokunuşuyla beraber mest olmuşlardı. Balkonun yere kadar uzanan demirlerinin arasından gözüküyordu. Çimenlerin üstünde köpeğini besliyordu. Mama tabağını önüne koyduktan sonra köpeğin başını okşadı.

HİDDEN İN THE SUN   (Tr)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin