5. bölüm

478 37 0
                                    

En başından beri bunu yapmam hataydı. Bu kadar aptalca bir atakta bulunmuş olamazdım. Tanımadığım birinin arabasına kendimi atmış olamazdım! 
Ama fazla seçeneğim yoktu. Bana doğru koşuyorlardı. Gözüme ilişen tek liman üstsüz oğlanın arabasıydı. Sokaktan vaktinde çıkıp David i bulabileceğimi zannetmiyordum. Önümde seçenek yoktu ve ben şuan verilebilecek tek kararın istikametinde sorgulamadan gidiyorum.

Ani bir manevrayla direksiyonu kırdı ve park ettiği alandan arabanın burnunu kurtarıp yola çıktı. Bize doğru koşanlar şuanda tam karşımdalardı. Arabanın üzerlerine yansıttığı ışığa rağmen gözlerini kısmıyorlardı. Öfke dolu bakışlara maruz kaldığımda gözlerimi yumdum.

"İşimiz bitti..." diye soludum. Sokak dardı ve bu koca aracı onlar önümüzde dikilirken yerinden oynatamazdı. Eva dünya maceran bu kadarmış kızım. Hadi artık vedalaş…

"Bu en eğlenceli kısmı."

Sarf ettiği sözleri sindirmeye çalışırken ön taraftaki tuşlardan birine dokundu. Temasın ardından koca bir patlama olmuşçasına şarkı çalmaya başladı. Sesin kulak sağır edici kuvveti o kadar büyüktü ki bastığım noktada ayaklarım sağa sola sallanıyordu. Direksiyonu kavradı ve bana baktı. İlk defa göz göze gelmiştik. Siyahi gözlerinin içindeki gri senkrone çizgiler bana muzip bir bakış fırlattı. Ardından göz kapaklarından biri yelkenleri indirerek bana göz kırptı. 

Bu üstsüz oğlan tam bir serseriydi.Bela bu kadar yakınken takındığı tavır bunun en anlaşılabilir haliydi.

Bakışları benden ayrıldıktan sonra yola döndü. Aramızdaki kolu öne itti ve arabayı hareket ettirdi.

"Onları öldüreceksin!"

"Amaç o zaten."

Üzerlerine araba sürülen adamların her biri çeviklikle kendilerini sağa sola fırlattı. Başımı çevirdim. Hepsi geride kalmıştı ve yerde yuvarlanıyordu. Rahat bir nefes almak üzereydim ki adamların tekrar ayaklandıklarını gördüm. Yo hayır... Şimdide arabaya biniyorlardı.

"Hey! Onlar... peşimizdeler."

"Bu kadar çabuk pes etmelerini beklemek aptallık."

Bu taş bana atılmıştı. Aptal olduğumdan değildi sadece iyimser olmaya çalışıyordum. Ellerimle gözlerimi kapadım. Tüm bunlar korkunç bir rüya olmalıydı.

"Kemerini tak ve camdan fırlamamaya özen göster."

Bu dört tekerlekli koca şeyin hızı daha da artmıştı. Tutunduğum koltuğun kolları beni yerimde tutmak için yeterli değildi. Kemere uzandım. Sadece ismen bildiğim bu sert kumaşı çekmeye çalıştım. Üstsüz oğlan bu şekilde bağlamıştı ama bende aynı olmuyordu.

Yollar kat edildikçe David ve Kylea dan o kadar uzaklaşıyordum. Eğer bu beladan sağ çıkarsam geri dönüş yolunu düşünmek zorundaydım.
İçimde adrenalin patlamıştı. Kalbim yerinden fırlayacaktı neredeyse. 
Üstsüz oğlan önümüze çıkan kavisin üzerinden geçtiğinde sırtım koltuktan ayrıldı ve bedenim öne fırladı. Suratımın cama yapışmasına santimler kala üstsüz oğlan kolunu bedenime siper ederek beni geriye çekti.

"Sana kemerini bağla demiştim."

"Şu cihazı daha yavaş kullan!"

"Cihaz mı?"

Araba! Araba! Cihaz değil Eva o bir araba!

"Onları atlatmadan bu 'cihazı' yavaş kullanamam."

Yanlış sözcüğüm anlaşılan ona zevk vermişti. Bu kaçınılmazdı...

Bir eli direksiyonu sıkıca kavrarken diğer koluyla beni tutuyordu. Sırtım koltuğa tekrar yapışmıştı. Şimdi de güçlü kolları arasında sıkışıp kalmıştım. Uzanan kolu göğsümün biraz üzerinde baskı yapıyordu. Elini kolunu koyduğu yere dikkat etmeliydi.

HİDDEN İN THE SUN   (Tr)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin