"...onu aldılar..."
"IZASAGI," dedi Vladimir başını hafifçe bana eğerek. Ölüm sessizliğine bürünen salonda bile adımı söylerken onu zar zor duydum. Belki de yaşadığım şoktandı. "Az sonra yapacaklarım için affet, güzelim."
"Ne yaptın sen?" Rahip sahnenin önüne çığlık çığlığa koşturdu. Kanı hala yere akan kızın ölüp ölmediğini delirmiş gibi kontrol etti. Onun nefes almadığını buradan bile görebiliyordum, yaptığı çok mantıksızdı ama dediğim gibi herkes şoktaydı. "Seni orospu çocuğu!" diye bağırarak küfretti. Salondakiler bu küfür karşısında homurdanmaya, rahibi kınamaya başladılar. Bize doğru yaklaşan meleklerin ayak seslerini duyunca gözlerimi bembeyaz kesilen kızın cesedinden ayırdım.
Aynı anda Vladimir beni tutup kendisine çekti, geri adımlayıp bulunduğumuz sıradan koridora çıkarken beni de sürükledi. Kolunu boğazımın altından geçirip beni rehin almıştı. Önce ne yaptığını anlamadan karşı koymaya çalıştım, sonra herkesin, benim o halimi görünce korktuğunu, dahası meleklerin durduğunu, hareket etmeyi kestiklerini gördüm. Vladimir'in ne yapmaya çalıştığını anlayınca kendimi kurtarmaya çalışmaktan vazgeçtim ama o kulağıma eğilip, "Karşı koy," dedi.
"Yakalayın şu haini," Rahip parmağıyla Vladimir'i gösterdi. Melekler üzerimize gelip gelmemekte kararsızdı. Biri açıklamaya cesaret edebildi.
"Efendim kız bir adanmış." Bunun ne demek olduğunu bilmesem de üstüme düşeni yapıp numaradan kurtulmaya çabaladım.
"Doğru," Vladimir boğazımı daha çok sıkınca nefes alabilmek için ağzımı kocaman açıp bağırdım. Bu numara değildi. "Adanmış bir rahim bulmak çok kolay değil, değil mi?"
"Ne istiyorsun, pislik?" Rahibin hemen su koyuvermesi beni şaşırtmıştı. Adanmış birinin, o her neyse artık, bu kadar önemli olması garipti. Benim bir düşmüş olduğumu anlayamamaları daha ilginçti. Rolüme odaklanmaya çalıştım ama bir yandan da bağ sayesinde hissetmeye devam ettiğim telaş, Harry'nin telaşı bu oyunun hemen bitmesini istememe neden oluyor, beni sabırsızlandırıyordu.
"Bırak gideyim,"
"Kızı almana izin vermem." Vladimir'in boynuma koladığı kola sıkıca sarıldım. Diğerleri bunu beni bırakmasını sağlamak için yaptığımı sansa da tam tersiydi; beni bırakmasından korkuyordum.
"O benim buradan çıkış biletim," Tutuşunu sertleştirip boynumu yukarı kaldırdı, ayaklarım yerden kesilince acıyla inleyip yardım istedim. "Bu lanet yerden sağ salim çıkana kadar kız benimle gelecek."
"Seni adi---" Arkamızdaki kapıların titrediğini duyduk. Herkes her şeyi unutup o tarafa baktı, Vladimir bile bu boşluktan yararlanıp kaçmayı akıl edemedi. Kapılar iki yana, gürültüyle savrulduğunda ise öyle gafil avlanmıştı ki beni bırakıverdi. Öksürmeye vaktim olmadı çünkü gelenleri gördüğümde nefes almayı bile unuttum.
Rahip daha ne olduğunu anlamadan bir sürü ok yiyip yere serilmişti. Vladimir'in işini bitirdiği kızın arkasına saklanan melek kanatlarını açıp sahnenin önüne gelirken umutsuz bir şekilde saldırganları korkutmaya çalışıyordu. Fakat serafimler bir an olsun duraksamadı.
İnsanlar açılan kapılardan arkalarına bile bakmadan kaçarken buraya muhafızlık eden melekler tek tek alınıp dizlerinin üstüne çöktürülüyorlardı. Olanları izleyen Vladimir'i çaresizce çekiştirdim.
"Gidelim," dedim. Kendisi hareket etmedi; kolumdan tutup benim de gitmemi engelledi.
"Bekle biraz," dedi dalgın dalgın. O sırada iki serafim sahneye çıkmış, az önceki ayinin başrolü olan meleği dizlerinin üstüne düşürmüşlerdi. Salonda artık ölümlü kalmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heaven in Hiding | Styles
FanfictionBana ilk kez bakıyordu, gözlerime. Varlığımın farkına vardığı bu ilk an ben nefesimi tutmuş beklerken onun ifadesi korkuyla çarpılmıştı. İçimdeki heyecan kanatlarımı titreştiriyordu; bir tüy, ufacık bir tüy ikimizin arasında süzülmeye başladı. Öyle...