İlhamın kaynağı bir kez daha Harry; onun gözleri.
Heaven in Hiding (Saklı Cennet) onun gözlerinden, bakışlarından esin alınarak yazılmış bir hikaye.
Fantastik hikayeler genellikle iyi ve kötü arasında geçen savaşı anlatan hikayelerdir. Alışılagelmiş fantastik hikayelerde merkezde bu iyiyle kötünün savaşı yer alır. İyilerin gözünden anlatılan hikayede önemli olan tek şey bu savaşın nasıl sonlanacağıdır. Cüretkar olmayan ve edebi normlar sınırında kalmak isteyen her yazar bu savaşı aynı şekilde sonlandırır; zaferi iyilere yaşatır. Bugün fantastik edebiyatın mihenk taşı kabul edilen eserler bile kimilerinin küstahça "klişe" diye nitelendirdiği mutlu sonla biter.
Fakat Heaven in Hiding iyiyle kötünün savaşını anlatmıyordu. Heaven in Hiding iyi ve kötünün arasında sıkışmış, iki tarafa da ait olmayan karakterler üzerine kurgulanmış bir hikayeydi. Bu yüzden, çoğu hikayeden beklenildiğinin aksine bu öyküde evrensel bir mesaj yok; alabileceğiniz herhangi bir hayat dersi yok. Sizden yalnızca gri tonlara bürünmüş karakterlerin seçimlerine ve bu seçimlerin sonucuna şahit olmak düşüyor. Heaven in Hiding bu, didaktik olmayan, hatta didaktiklikten olabildiğince uzak yanıyla fantastik bir hikayeyken; fantastik hikayelerin en önemli özelliği olan iyi&kötü mücadelesini anlatmaması açısından ise olağan, sıradan bir öykü.
Fantastik öğeler barındıran basit bir hikaye.
Neden mi basit? Çünkü arka planda verilen savaşa değil, o savaşın mağdur ettiği karakterlerin hikayesini anlatıyor. Bir düşünün, hikayenin başından sonuna kadar verilen mücadele kötüleri alt etmek için değil, Harry'nin melekleri görebilmesinin sebebini bulmak içindi. Oysa fantastik kitaplarda hikayeyi aktaran karakterler bu savaşın sonucuna doğrudan etki ederler ve tek amaçları kötüyü, kötülüğü alt etmektir. Evet, Iza farkında olmadan savaşı Cennet'in lehine çevirdi ama amacı bu değildi. Bizim anlatıcımız Izasagi'nin ise tek bir amacı vardı, onu da biliyorsunuz zaten.
Her hikayenin bir sonu olur, mutlu ya da mutsuz. Bense onlara, görece mutsuz bir sonun ardından, mutlu bir başlangıç verdim. Misa ile Sora'ya, Iza ile Harry'e bir son değil, bir başlangıç yazmak istedim. Umarım siz de onların başlangıcını okuyarak bu hikayeyi bitirdiğinize memnun olmuşsunuzdur.
Heaven in Hiding, The Lucky Coin kadar okunmadı, belki onun kadar sevilmedi de. Başlarken ben de TLC'den daha iyi bir iş çıkarabileceğimi sanmıyordum. Fakat yazma sürecinde karakterler adeta kendi hikayelerini bana anlattırdılar; irade sahibi oldular ve kontrolü ele aldılar. Bu yüzden Heaven in Hiding'in yeri de The Lucky Coin kadar özel benim için.
Bu sefer özel olarak teşekkür etmek istediğim insanlar var;
Öncelikle ceybivatsapmen, gizemtoptas, hikayegezgini, LaydaBelieve, catintheshadowpuppet, booksinsteadofdrugs, HeisAgirl, mzyndkmc, Kafkafasi, 3byznr3, Harodise ve littleandangry 'e yirmi üçüncü bölüme attıkları yorumlar için çok ama çok teşekkür ediyorum. O bölüm benim hikaye için hevesimin tükendiği, bir yazar olarak yazmaya isteğimin kalmadığı bir bölümdü. Kimse düşüncesini belirtmiyor diye çok üzülüyordum. Karamsarlığa düştüğümde bir yorum bırakıp, özelden mesaj atıp bana kendimi iyi hissettirdikleri için, yazmayı, hayal etmeyi bırakmamam için beni motive edip heveslendirdikleri için onlara minnettarım. Onlar için belki de basit bir yorumdu bu; ama benim için anlamı büyüktü.
Başından beri beni destekleyen, belki farkında olmadan beni yazmak için teşvik eden arkadaşlarım; likejames, ceybivatsapmen, MellHerondale, LaydaBelieve, hikayegezgini, gizemtoptas'a sonsuz teşekkürler.
Ve son olarak hepinize, bu satırları okuyan herkese teşekkür ederim. Okuyanlar, sizler olmasanız Iza, Harry, André, hiçbiri kurgu olmanın dışına çıkamaz, gerçek olamazlardı. Onları siz gerçek kılıyorsunuz. Bu yüzden okumayı, hayal etmeyi asla bırakmayın.
Adını özel olarak yazmadıklarım varsa, bağışlayın. Sevgilisini sonsuzluğa uğurlayan bir sevgili hissiyatı içindeyim. Evet, bir sevgilim daha benim zihnimden özgür kaldı, hayallerinize bulaştı, sonsuzluğa karıştı.
Son olarak söylemeden geçmek istemiyorum; Harry'e bu gözleri bahşeden Tanrı'ya binlerce kez şükür olsun!
Onun gözlerinde cenneti taşıdığına neredeyse eminim.
Saklı bir cenneti.
İzmir, Ağustos 2018
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heaven in Hiding | Styles
Fiksi PenggemarBana ilk kez bakıyordu, gözlerime. Varlığımın farkına vardığı bu ilk an ben nefesimi tutmuş beklerken onun ifadesi korkuyla çarpılmıştı. İçimdeki heyecan kanatlarımı titreştiriyordu; bir tüy, ufacık bir tüy ikimizin arasında süzülmeye başladı. Öyle...