"Küçük Samuray"

1K 101 18
                                    

Misaki beş yaşında...

Üzerinden yüzlerce yıl geçmiş olsa da hala onun küçücük bir bebekken nasıl göründüğünü çok iyi hatırlıyorum. Doğduğu gün, gözlerini açtığı an dün gibi aklımda. Nasıl unutabilirim ki? Misaki benim ilk ölümlüm. Gardiyanı olduğum ilk insan. Korumaya yemin ettiğim ilk ruh.

Hayatının yönünü değiştiren o korkunç günü de hiç unutmadım.

Misaki, Kakuzo şogunluğu* sınırları içinde yaşayan samuray bir ailenin tek çocuğuydu. Kale şehrin eteklerinde, surların kenarındaki evlerden birinde yaşıyorlar ve diğer on bir aile ile birlikte bir nevi dış suru koruma görevi görüyorlardı. Misaki'nin anne ve babası diğer ailelerin konumları ve görevleri konusunda söz sahibiydi ve dış surun koruyucuları olarak şogunun** karşısında onları temsil ediyorlardı.

Şehirdeki diğer samuray aileler içinde de Misaki'nin ailesi oldukça önemli bir yere sahipti. Şehri koruyan surlara gözcülük eden samuraylar halkın diğer kesimleri tarafından da seviliyor ve sayılıyorlardı. Dolayısıyla, kaçınılmaz olarak bir sürü de düşmanları vardı. Kimileri açıktan kıskançlıklarını belli eden hasımlarken bazıları vardı ki kinlerini saklıyor, onları arkalarından bıçaklamak için doğru anı bekliyor ve belli etmeseler de hiçbir fırsatı kaçırmıyorlardı.

Ve sonunda en doğru an o gün gelmişti.

Birkaç gün evvel tüm şehir surları aşıp içeri giren ve kaleye bile sızıp şogunu öldürmeye çalışan suikastçının haberi ile çalkalanmıştı. Yakalanan ninja sorguya çekildiğinde bunun sınır ötesindeki düşman şogunluktan gönderildiği anlaşılmıştı. Bir türlü anlaşılamayan ve suikastçının da sır gibi tuttuğu şey onu kimin içeri aldığı ve ona kimin yardım ettiğiydi. Birinin yardımı olmadan bırakın kaleye, şehrin büyük surlarından bile içeri giremezdi. Şehirden birinin şoguna ihanet edip onu içeri aldığı kesindi.

Misaki'nin babası, Jatoro bu sefer tek temsilci olarak değil, sur gözcülerinin tamamıyla şogunun karşısına çıkmıştı. Hepsi teker teker saatlerce sorgulanmıştı, birbirleriyle yüzleştirilmişlerdi. Jatoro her bir arkadaşına kefil oluyor, böyle bir şeyi içlerinden birinin yapmayacağına yemin ediyordu.

O akşam, yoğun sorgudan yorgun düşmüş halde eve geldiğinde Misaki'yi, küçük kızını o bekler buldu. Kendisinden ve temsil ettiği yoldaşlarından şüphe duyulması onu derinden üzmüştü. Anneye olanları anlattı, yarın onu da sorguya götüreceğini söyledi.

"Yatağının başına kadar girmiş," diye anlattı karısına, hala inanamadığı, hala hayret ettiği hikâyeyi. "Onu neredeyse öldürüyormuş."

Misaki'nin annesi ise gözlerini bir noktaya dikmiş, boş bir ifadeyle düşünüyordu. O buna hayret etmiyor gibiydi; durum onu daha çok düşünmeye sevk etmişti. Aklındakileri kocasına söylemeden önce kendi iyice emin olmalı, şüphelerine kendini daha çok inandırmalıydı. O etraflarındaki ailelere kocası kadar güvenmiyor, samimiyet ve dostluklarına körü körüne itimat etmiyordu.

Sessizce oturup dışarıdan gelen ateşböceklerinin sesini dinlediler bir süre. Benim gözüm ise küçük Misa'daydı. Anne-babasının endişelerinden haberi yoktu, onlara şebeklik yapıp onunla oynamalarını istiyordu. İstediği olmayınca da odanın bir köşesine çekilip küsüyor, yüzünü asıyordu. Bu da fayda etmeyince şımarıklıklarına devam ediyor ve dikkat etmek için her türlü afacanlığı yapıyordu.

Oraya buraya koşarken dengesini kaybedip sendelediğinde kanadımı onunla duvar arasına uzattım. Canı yanmayınca koşmaya devam etti.

Bu sırada içindekileri açmaya karar veren anne, Misaki'yi bu ciddi ve can sıkıcı konuşmanın dışında bırakmak için kocasına iyice sokuldu. "Yoksa," diye başladı konuşmaya fakat dışarıdan gelen bir gürültü hepsinin dikkatini dağıttı. Misaki elindeki tahta oyuncağı bırakıp uslu uslu olduğu yere oturdu. Üçü de dışarıya açılan pencereye gözlerini dikmişlerdi.

Heaven in Hiding | StylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin