Buz gibi hava...Pencerenin camlarına değen karla karışık yağmurun huzurlu dokunuşları...
Hasta yatağında dümdüz uzanan, verev yatmayan Zeynep...
Yatağın yanıbaşındaki sandalyede saatlerdir oturan adam, Kerem...
Düşünceli yeşilleri Zeynep'in yüzünde, ellerini birbirine kenetlemiş hiç kıpırdamadan duruyor.
Açılan kapının sesini dahi duymayıp Zeynep'e bakarken omzuna dokunan ele tepki verip döndü.
"Kerem birkaç dakika dışarı gelsen."
Zeynep'e bir an bakıp dalgın bir ifadeyle kalktı. Dışarı çıkarken dalgın hali devam ediyordu. Ta ki Aksel konuşana kadar.
"Mobese kameraları izlendi. Elle tutulur bir şey yok. Seyfi müdürüm tek tek inceledi. Kar maskesi takmış bir hanzo görülüyor. Hedefin Zeynep olmadığı belli. Niye bilmem panik yapmışlar hedef tutmamış. Allah'tan tutmamış. Araba çalıntı çıktı. Plaka sahte."
Kerem'in dalgın ifadesi meraklı bir hale dönüşürken gözlerini kısıp Aksel'e yaklaştı.
"İncelediniz, sonuç için şimdilik ne diyorsunuz?"
"Görünen acemi bir nişancı gibi duruyor. Biz hırsız olarak düşündük. Soygundan çıktı Zeynep değildi hedef. Tesadüfen olan bir şey gibi duruyor."
"Seyfi babam ne dedi?"
"O da benim gibi düşünüyor."
Kerem ciddi bir ifadeyle bakarken tek kaşını kaldırdı.
"Tamamdır."
Aksel, Zeynep'in odasına giren Kerem'e şüpheli bir ifadeyle baktı. Ne yani bu kadar mıydı? Tamamdır! Bu Kerem değildi. Yüzünden kısa bir gülümseme gelip geçerken odaya zıt istikamete yürüdü. Kafası karışık olsa da bazı şeyler birbirine de girse şu an yapacağı tek şey göreviydi.
***
Kerem, oturduğu sandalyeyi biraz daha çekip yatağa yanaştırdı. Zeynep'in serum takılı elini yavaşça tutup yüzüne baktı. Derin siyahların üzeri kapalıydı. Nefesinin kesildiğini hissedip kesik bir nefes aldı. Kamera kayıtlarının bir kısmını kendi de izlemişti. Seyfi ve Aksel'in dedikleri doğruydu da... Sıkıntılı bir hale bürünürken biten seruma baktı. Serumu kapatıp hemşireyi çağırdı. Bu son serumdu ama Zeynep hala uyuyordu. Elinin kıpırdandığını hissedince gözlerine baktı. Gözleri de kıpırdıyordu ve bu biraz da olsa rahatlaması için yeterliydi. Kalbinin atışı hızlanırken elini yavaşça sıktı. Zeynep'in gözlerini aralaması ve yavaşça kendine dönmesiyle derin bir nefes aldı. Derin siyahların feri az olsa da, açılmıştı, kendine bakıyordu ve bu şu an için gri bulutların arkasından sızan güneş gibi umut vericiydi. Bir damla gün ışığına hasret birinin umudu gibi... Ellerinin arasına aldığı elin sahibine büyük bir şefkatle bakarken onun bakışları anlamaz ve donuktu.
"Geçmiş olsun."
Zeynep anlamaya çalışır gibi baktı. Geçmiş olsun? Neye geçmiş olsun? Odaya bakıp tekrar Kerem'e döndüğünde bakışları değişti. Yüzündeki ifadenin yerini acı belli belirsiz sitem karışık bir tebessüm aldı.
"Sağ ol. Beni kim bul-du?"
Sorduğu sorudan sonra biliyormuş gibi sessiz bir nefes verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOD 52 -BİR AŞK MASALI-
Mystery / Thriller"Seni sevmiyorum" dedi. Bugüne kadar duyduğu en güzel sözdü... Kalbi deli gibi, doludizgin çarparken heyecanla nefes aldı. Kendi gözlerinin de söylediği, dilinden bağımsız o sözler döküldü. "Ben de" dedi, "ben de seni seviyorum." Genç adam siyah d...