Geçen bölüm beğendikleri replikleri Twitter ve Instagram üzerinden paylaşan arkadaşlarım.
Zeyhanker52
NurArzu
Zeyneb999Emeğinize sağlık arkadaşlar. Çok teşekkür ederim. Hepsini tek tek okudum. Seviyorum sizleri. ❤️
Bu kez multimedya biraz hüzünlü. Karakterleri yavaş yavaş açacağız inşaallah. Gökhan Kırdar'ın "Yağmur" isimli şarkısının enstrümantali var. Kahveler hazır biliyorum. Hadi o zaman. Kahve müzik ve Kod 52 yeni bölümü okumaya geçelim. Buyrun efenim bölüm sizlerin. ❤️😘🎯
Sabahın çok erken saatleri. Henüz güneş doğmamış. Siyahın maviye vuslatına 10 kala sahilde esneme hareketleri yapan Zeynep.
Hareketlerini yaptıktan sonra yorgun bir halde oturup şişedeki son suyunu da başına dikti. Boş gözlerle denizi izlerken yaşadığı birkaç günü düşündü. Sonra yaşadığı kaç yılı... Kanlı canlı bir insan görünürde; ama yaşadıkları kendinde saklı... Çiselemeye başlayan yağmur, yüzüne dokunurken başını kaldırıp gökyüzüne baktı. Keşke bir yağmur damlası olsaydı. Dokunduğu yere hayat verseydi. Sonsuz, ölümsüz olsaydı. Ölüm hiç olmasaydı. Gözlerini kapatıp kollarını açarak arkasına yaslandı.
Ölüm...
Bazen sevindiren, bazen üzen... Neden kötüler ölmüyordu ki? Neden hep iyiler ölüyordu? Dünya kötüler yaşasın diye mi vardı? İyiler hep onlarla mücadele ediyor ve sonunda kaybeden oluyorlardı. O zaman bu dünyada neden iyiler yaşıyordu? Kötüler yaşasın, iyilerin ne işi vardı...? Gözlerini açıp sonsuz maviyi kapatan gri bulutlara baktı. İçi yağmur dolu bulutlar... Tıpkı insan gibi. O da dolar ve içini boşaltırdı. Kimi zaman ağlayarak, kimi zaman bağırarak, bazen tam tersi gülerek... Bazen de en sevdiği, vurup kırarak.
Yavaşça kalkıp arabasına doğru yürürken dün gece olanları düşündü. Öfkesi azalsa da hazmedemiyordu. Erkekler fiziksel güç olarak kadınlardan güçlüydü tamam ama pratik zeka ve akıl olarak değillerdi. O fiziksel güçlerini hep kadınların üzerinde kullandıkları yetmiyor gibi, diğer eşit olanlarla da laf sokarak üzerlerinde hükümranlıklarını sürdürüyorlardı. O sarı çıyan da böyle yapmak istiyordu fakat yaptırmayacaktı!
Arabasını ağır ağır kullanırken, çocukluğunu düşündü. Kurduğu hayalleri ve şimdiki halini. Hiçbiri olmamıştı ve o yüzden hayal etmiyordu. Çünkü biliyordu ki sonu hüsran olacaktı. Arabasını park edip dışarı çıktı. Yine hep yaptığı gibi başını kaldırıp baktı. İçli bir nefes alıp ağır adımlarla içeri girdi. Asansöre binip çıkarken boş gözlerle asansördeki aynada kendini izledi. Asansör, katına gelince çıkıp kapısını açmak için anahtarı taktığında kilitlediği kapının sadece kapalı olduğunu anlayınca içten bir gülümseme belirdi yüzünde. İçeri girince aldığı çay kokusu içini açarken mutfağa uğramadan direkt duşa geçti. Güne güzel başlamıştı ve istediği böyle güzel devam etmesiydi.
Duşa girip çıktıktan sonra üzerini giyindi. Mis gibi kahvaltı kokusu odasına kadar gelmişti. Çay, kızartma, menemen... Dışarı çıkıp mutfağa geçmeden kapıya dayanıp ellerini göğsüne bağladı. Mutfaktaki kişiyi, yüzünde buruk bir gülümsemeyle izlemeye başladı. Arkası kendine dönüktü. Kızartmanın sosunu döküyordu ve sessizce şarkı mırıldanıyordu. Dışarıda çiseleyen yağmur, güne erken başlamış ve en sevdiği koşudan sonra evine geldiğinde izlediği manzara... Bir insan daha ne isterdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOD 52 -BİR AŞK MASALI-
Misterio / Suspenso"Seni sevmiyorum" dedi. Bugüne kadar duyduğu en güzel sözdü... Kalbi deli gibi, doludizgin çarparken heyecanla nefes aldı. Kendi gözlerinin de söylediği, dilinden bağımsız o sözler döküldü. "Ben de" dedi, "ben de seni seviyorum." Genç adam siyah d...