Finale birkaç bölüm kaldı hadi hepimizin gözü aydın olsun.
Olaylar çözülüyor ama ufak tefek sorular var cevaplanması gereken. Onları yazacağım sonra bu hikaye güzel bir finali haketti düşünüyorum.
Bu bölüm yazarken beni çok duygulandırdı. Can dostum güzel insanla bu hikayeyi konuşurken bu bölümde yazdığım sahneyi anlatmıştım.
Sizlere de geçer diye ümit ediyorum ve lütfen ama lütfen sizlerden yorum rica ediyorum. Beni kırmayacağınızı biliyorum.
Bölüm sonuna bu kez Hashtag yazmadım. Sebebi bende kalsın.
Multimedyada güzel bir enstrümantal var. Açarak okursanız çok sevinirim.
Kahveler de hazırsa müzik zaten benden. Keyifle okuyun.❤️
Kerem, şok bir halde Seyfi'nin başına silah dayayıp öfkeyle soluyan Zeynep'e bakıyor, Seyfi vurgun yemiş gibi, yüzünden terler akıyor... Zeynep'in öfkeli nefesi, Kerem'in sakin ifadesinin aksine içine kopan fırtınalar... Zeynep, yanlış bir hareket yapar da hayatını karartır korkusu her saniyede artarken soğukkanlı görünmeye çalışıyordu.
Kendinin bildiklerini Zeynep'in bilmesi ve kendinden önce buraya gelmesi nasıl oldu aklı almıyordu. Bu işi nakış nakış özenerek işlemişti ve tek kusur tek açık yoktu. Ama bir şey vardı, o da...
Zeynep'in sandığından daha zeki olması...
Zaten onun her şeyi kabul edip sorgulamayıp sakin davranması kafasını karıştırıyordu ama onu da çok zayıf yönü olan ailesine bağlamıştı. Bu işe başlamadan önce Zeynep'in hayatını didik didik etmişti. Mimiklerine kadar ezberlemiş tek bir açık bırakmamıştı. Ne kadar üstün vasıflarla donatılmış olsa da insandı altı üstü...
Zeynep'le göz göze geldiğinde bakışlarından ilk kez korktu. Kod 52 için görev başındayken ölümle burun buruna geldiklerinde bile böyle bakmamıştı. Sebastien'la bile karşı karşıyayken böyle bakmamıştı. Ellerini sakin ol dercesine kaldırıp bir adım attığı an olduğu yere mıhlanmış gibi kaldı.
"Tek bir adım daha atarsan tetiği çekerim Kerem! Sakın ama sakın karışma!"
Sesindeki bu tonu da duymamıştı. Buz, yanında sıcak, taş yanında pamuk gibi kalırdı. Attığı adım yarım kaldı ama korkusu da iyice artmaya başladı. Çünkü şu an karşısındaki Zeynep değildi!
"Zeynep sakin ol. Suçlu elinde ve onu adalete teslim edeceğiz. Sakın yanlış bir şey yapma."
Zeynep, dişlerini sıkıp boğuk bir çığlık attı, yerdeki sandalyeye sert bir tekme savurdu.
"Ne yanlışı yapabilirim!? Ailemi elimden söküp alan bu aşağılık herifi öldürsem bile az! Bir şey olmamış gibi yıllarca yanımda durması bir yana, ona sarılıp ağlayıp dertleştiğim için kendimi öldürmek istiyorum! Sırf bunun için bile ne yapsam az kalır!"
Simdiyah gözlerinden bir damla yaş süzülürken yanağına, Kerem'le göz göze geldi. Kerem'in korku dolu bakışlarını ilk kez görüyordu. Kod 52 görevinde ölümle burun buruna geldiğinde bile korkmamıştı. O karanlık dolabın içinde bile gözlerindeki bu ifade yoktu. Şimdi gözlerindeki o korku o kadar derin o kadar açıktı ki.
Aynı kayıp acısını yaşasalar da şu anki hislerini bilemezdi. Şu an çektiği acı o kadar derindi ki... Dipsiz, karanlık, katran gibi... Onun şu an hissettiğini biliyordu. Tek korkusu ve hissi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOD 52 -BİR AŞK MASALI-
Gizem / Gerilim"Seni sevmiyorum" dedi. Bugüne kadar duyduğu en güzel sözdü... Kalbi deli gibi, doludizgin çarparken heyecanla nefes aldı. Kendi gözlerinin de söylediği, dilinden bağımsız o sözler döküldü. "Ben de" dedi, "ben de seni seviyorum." Genç adam siyah d...