Sadece birkaç dakika onların da normal bir aşk yaşayabileceklerini hayal edelim. Lise yıllarında olan bir aşk istedim. Sadece birkaç dakika onlarda aşkın acı yüzünü değil, mutluluk yüzünü görsünler istedim. Biliyorum sizde istiyorsunuz. Burada kötü diye bir şey yok.İyi okumalar...
TEK BÖLÜMLÜK/ NEFTAH/ "Benim 'Deli Nefes 'im olur musun?"
"Saçma" diye konuştum müdürün duymayacağı bir ses tonuyla. Mercan önce bana bir bakış attı ve sıranın ona gelmesini beklemeye başladı. Şuan dünyanın en saçma işini yapıyorduk. En saçma yılbaşı, en saçma yılbaşı çekilişi. Tüm insanlığın bildiği üzere yılbaşı çekilişi birbirini tanıyan insanların daha çok kaynaşması için yapılan bir şeydi. Ama hep sinir bozucu olan öğretmenler yine sinir bozuculuklarını konuşturmuşlardı. Neymiş efendim! Tanımadığım insanlarla tanışmak için 700 kişilik okula özel olarak çekiliş yapacaklarmış. Ve herkes tanımadığı insanlara hediye alacaklarmış. Kuradan çıkan kişinin tanıdık olmasını için dua etmekten başka çarem olmadığını düşündüm ve Mercan'ın sırasını bekleyişini izlemeye başladım.
"Öyle deme Nefes. Bence iyi oldu. Hem üst sınıflarda ki çocuklarla tanışmamız için iyi bir fırsat olabilir. Şu çocuğa baksana adı Fatih."
Mercan biraz, ilerimiz de ayakta duran hafif sarışın çocuğu eliyle gösterdikten sonra konuştu. "Belki de bana çıkmış gibi yapmalıyım. 700 kişilik bir kura zaten. Eğer sorun olursa ismin iki kere yazılmış derim."
Ben Mercan'a ne dersem diyeyim beni dinlemeyeceği için sadece sustum. Susarken de çantamdan matematik kitabımı çıkarttım. Kitabıma göz atarken zamanın bir an önce geçmesini diledim. Öyle de oldu. Sıranın bana gelmesine 5 kişi vardı. Kura çekecek insanın az olmasına rağmen bahçede ki kalabalık azalmamıştı. Duvar kenarına geçmişlerdi ve gülüşüp eğleniyorlardı benim aksime. Ve de bu yüzden Müdür Bey eline mikrofonu alıp dokuzuncu kez herkesin sessiz olması için uyarıda bulundu.
"Hangi isme hediye alacağınızı sizden başka kimse bilmemeli. O yüzden ağzınıza fermuar çekseniz iyi olur." Müdürün yumuşak sesinden çıkmaya çalışan sinirli bir uyarı bazılarını güldürmüştü ben ise hafif bir şekilde tebessüm etmekle yetinmiştim. Önümdeki beş kişi tek tek çekilişlerini yaptıktan sonra Mercan'ın zorlamasıyla istemeye istemeye torbanın başına geçtim. Elimi torbaya daldırdığımda bir kâğıt çektim ve hemen Mercan'ın yanına döndüm.
"Sıraya tekrardan geçmiyoruz Nefes. Sınıf ya da karşı duvar..." Başımı onu anladığıma dair salladıktan sonra merdivenlere doğru yöneldik. Sınıfa girdiğimde en arka sırama oturdum. Elimdeki saçmalıktan ibaret olmadığını düşündüğüm kâğıdı masanın üzerine bırakıp bahçede açtığım matematik kitabımı tekrardan açtım ve sorularımı çözmeye başladım.
"Fatih." diyerek girdi sınıfa Mercan. Yüzündeki neşeli gülümseme beni de güldürmüştü. Onu mutlu görmek bana da iyi geliyordu.
"Kim?"
"Fatih işte... Üst sınıftan. Sana gösterdiğim çocuk. Hani sarışın olan. Meteor gibi olan." Çatık kaşlarımı gören Mercan ciddileşmeye çalışırmış gibi boğazını temizledi ve masamın üzerinde duran kâğıdı eline aldı. Ben ise o sırada tekrar matematik sorularına dönmüştüm. Eğer yazılılar başlamadan bu kitabı tamamlarsam yazılılarım iyi geçecekti.
"Ne?" Mercan'ın şaşkın çığlığıyla birlikte kaşlarımı çatarak baktım ona. Anlamaya çalışır gibi. Bana muhtemelen bıyıklı ve buruşuk tenli müdür çıkmıştı. Öyle şanssız bir insandım ama şimdi bunu umursamazdım. Eğer müdür çıkmışsa bir tane tükenmez kalem alırdım olur biterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Nefes'im
Fanfiction"Ve siyahtan daha karanlık renkle tanıştım o an. Yenilmişlik rengi." Bir bebek doğar, ağlar. Karnı acıkır, ağlar. Altına yapar, ağlar. Annesini özler, babasını özler ağlar. Korkar, canı yanar, ağlar. Ben de çok ağladım. Bu gece ben de çok ağladım...