9.Bölüm: Bu Benim Hayalimdi

3K 155 9
                                    

9.Bölüm:Bu Benim Hayalimdi.

"Papatyalar seviyor sevmiyor yapmayı bıraktı çoktan.

Sevilmemenin korkusundan."

Bir ay. Koskoca bir ay. Ne bir tebessüm, ne bir gözyaşı. Kocamdan tek bir belirti dahi görmedim. Normal miydi bu? O kadar şeyden sonra Tahir'in böyle yapması normal miydi? Sanki vurulan oydu ve depresyona girmişti. Oysa ki vurulan bendim. Komada yatan ve ölüm kalım savaşı veren bendim. Annesi ve babası tarafından bir gün bile ziyaret edilmeyen bendim. Her gün ağlayan bendim. Tek başına olan da bendim. O değil. Tahir Kaleli değil. Ben. Nefes Kaleli. Ama şimdi, şimdi her şey değişmişti sanki. Ben uyurken Defne ve Tahir allak bullak olmuştu. Defne eski Defne değil gibiydi. O gülen, etrafa gülücükler saçan kızıl saçlı kız gitmişti başka biri gelmişti. Televizyonun sesini biraz kıstım ve gözlerimi kapattım. Beynime hücum eden bütün düşünceler avuç içlerimi karıncalandırıyordu. Parmaklarımı saçlarıma geçirdim ve dikkatimi toplamak istercesine sıkıca kavradım saçlarımı. Beynimdeki cümleler kalbimi rahatsız ediyordu. Hani her filmde klasik bir replik var ya; Kalbinin sesini dinle.

Neden böyle yapıyordu bu adam? Hayatımız hep böyle mi geçecekti? Böyle soğuk ve mesafeli. Bir hayat böyle gider miydi ya? Ne hayallerim vardı benim. Dünyayı gezecektim. Dünyanın her yerini teker teker gezecektim. Her hafta en az bir kere sinemaya gidecektim. Evde, sokakta, barda son ses müzikle birlikte çılgınlar gibi dans edecektim. Ya ben daha hayatımı yaşayacaktım. Ben daha ben olacaktım. Ama ne oldu, ne oldum? Bir hiç. Koskocaman bir hiç. Öyle sap gibi, bom boş, amaçsız evde, yeni evimde oturuyorum. Bir kız aşkı böyle mi seçmeliydi? Önce platonik olmalıydı, sonra gerçek. Ama bu hikâye biraz değişik. Ne aşk var, ne hayaller!

Bu hikâye de mafya olan Tahir Kaleli var. Kim adını duysa korkar, tüyleri diken diken olur. Ama ben aynı evdeyim. Gözlerinin içine bakmasam da, kokusunu içime çekmesem de aynı evdeyim. Biliyorum onun da hayalleri var. Onunda bir kalbi var. Her insan gibi o da dünyayı gezmek istiyor. Amerika'yı, Asya'yı, Avrupa'yı...

Her insan gibi. Benim gibi. Belki de tek ortak noktamız hayalimiz. Dünyayı gezmek istememiz. Evet, evet kesinlikle. Biz bunu istiyoruz. Biz? Biz olmuş muyduk? Olduk, olmadık ne fark eder? Annem ve babam beni tanımadığım bir adamla evlendirse de ben bu cehennemden hayallerim sayesinde kurtulacaktım. Hayallerim bana kanat olacak. Kanatlarım ruhum, hayallerim ruhuma can olacak. Benim ruhum, Tahir'in ruhsuzluğunu bize hissettirmeyecek. Bunu yapabilirim. Bunu bize yaptırabilirim. Hep öğretilmedi mi hayallerimizin peşinden koşmalıyız diye. İşte hayalim. Ben hayalimin peşinden koşacağım. Telefondan bildirim geldi.

"15.11.2017 tarihinde yaptığınız gezi başvurunuz kabul edilmiştir. Nefes Zorlu olarak iki bilete sahipsiniz. Bir hafta sonra ulaşım için bilgilendirme yapılacaktır. İyi günler"

Neydi bu böyle? Düşündüğüm şey oluyordu. Aslında bu biletleri kocam için aldığım aklıma bile gelmezdi. Diğer biletin sahibi Tahir Kaleli‘ydi.

Çalışma masasının üzerinde duran diz üstü bilgisayarı yatağın üzerine aldım ve şifre olmaması için dua ettim. Neyse ki şifre yoktu! Böyle bir adam bilgisayarına nasıl şifre koymaz? Anlamıyorum. Masaüstünde bir kaç klasör vardı. İş gibi şeyler yazıyordu. Ama bir klasör vardı ki dikkatimi çekiyordu. İsimsiz bir klasördü. Ve isimsiz olması benim merak duygularımı daha da ateşliyordu.

Ellerim titreyerek klasöre girdim ve karşımda sayamayacağım kadar küçük dosyalar çıkıyordu. Neydi bunlar? İlk dosyaya girdiğimde önümde sifre butonu belirdi. Ne vardı ki bu dosyaların içinde şifre koyacak kadar değerli? Bilgisayarına şifre koymamışken bu dosyalara koyması saçmaydı. Bilgisayarı çalışma masasına bıraktığımda beynim akşamki konuşma için odaklandı. Nasıl olacaktı? Kabul edecek miydi? Eğer etmezse ne olacaktı? Ben tek başıma mı gidecektim? Daha doğrusu gidebilecek miydim? Bilmiyordum. O kadar cesur muydum bilmiyordum.

-Akşam üstü -

Zaman hızlı mı yoksa yavaş mı geçmişti anlamamıştım. Evden dışarı adımımı bile atmamıştım. Güzel bir yemek hazırladım. Ve Tahir'i bekliyorum. Ama aklım hala şifreli dosyalarda. O dosyaların içinde ne var cidden çok merak ediyorum. Hayır yani demek ki Tahir için çok değerli bir şey var o dosyalarda. Sandelyelerden birinde otururken kapı açıldı. Tahir gelmişti. Telefonla mı konuşuyordu?

"Evet, bugün şirkete geldi. Özlemişim onu." Özlemiş mi? Kimi özlemiş? Hayır yani neden özlüyor ki! Hayır efendim özleyemez. Benim kocam kimseyi özleyemez. Ehh tamam belki beni de özlemiyor ama başkasını da özlemesin. Ne var ki bunda? Acaba çok mu bencilim? Yoo, bencil falan değilim.  O da bi sandalyeye oturduğunda telefonu kapattı. Şimdi ona sormalıyıdım?

"Telefonda ki kimdi?"

"Sen kimi özledin?"

"Kim şirkete geldi?"

"Bilgisayarında ki dosyalar da neden şifre var?"

"Bilgisayarında ki dosyaların şifresi ne?"

"Benimle dünyayı turlar mısın?"

Kafamdaki bütün sorular dilimin ucuna gelmişti ama ben sadece tek bir şey diyebildim.

"Sana bir şey demem gerekiyor." Ne yani bu mu? O kadar cümlemin arasından bunu mu seçmişti dilim? Tahir’e baktığım da tebessüm ederek bana bakıyordu. Bu adam neden bu kadar mutluydu ki? Hayır yani neden? Neden? Yoksa o şirkete gelen kişi yüzünden mi? Beynimi kemiren sorular yakında ruhumu da istila etmeye başlayacak.

"Benim sana bir şey demem gerekiyor. "

"Neymiş o şey?" Tahir belki de ilk defa bu kadar ılımlıydı. Nedeni neydi? Deli gibi merak ediyordum.

" Bugun bana bir mesaj geldi. Haftalar önce başvuru yapmıştım. Danimarka'ya gitmek için. Ve başvurum kabul edilmiş. Birlikte gidelim! " Tahir'in mimiklerine, nefes alış verişine bakıyordum. Ne hissettiğini bilmek istiyordum.

"Birlikte gidelim. Ben gideceğim Tahir de gelsin mi dedin? Hazır gitmişken." Bu adamın derdi neydi böyle?

"Hayır Tahir, yani sen de istersen?" diye bir şeyler geveledim ama ikna olacağa benzemiyordu.

"Durup dururken öyle mi?"

"Ne durup dururken Tahir?"

"Tamam başvurun kabul olmuş. Ama böyle durup dururken olmaz." Bir hışımla oturduğum yerden fırladım.

"Bu benim hayalimdi. Anlıyor musun? Hayalim! Ve ben hayalimi teker teker yapacağım. Sen de gel. Birlikte olalım. İkimiz birlikte." Sol gözümden düşen bir damla yaşı sildiğim Tahir de ayağa kalktı.

"Nefes, ben seninle..."

Belki de bu cümleyi yarım bıraktığım için bana kızıyorsunuz ama eğer yarım bırakmayıp devam etseydim. Bölüm uzayacaktı ve Bugun bölüm atamayacaktım. Sizide bekletmek istemedim.

"Bizim dünyamız " adlı kitabıma bakarsanız çok sevinirim.

Bir de kitapların instagram sayfası olsa güzel olur muydu? Eğer güzel yanıtlar alırsam bir sayfa açmayı düşünüyorum. Düşüncelerinizi buraya bırakın. 👉👉👉

İyi geceler 🌛⭐🌜

Deli Nefes'imHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin