4.Bölüm: İntikam Hikâyesi
Hiçbir şey yapmak istemiyorum. Yatağımdan kalkmak istemiyorum. Yüzümü yıkamak istemiyorum. Kahvaltı yapmak istemiyorum. Evlenmek istemiyorum. Tahir Kaleli ile evlenmek istemiyorum. Belki de nefes alamıyorum. Nefes Zorlu nefes alamıyor. Tahir Kaleli benim nefesimi kesiyor. O konuşmadan sonra üç gün oldu. Tahir Kaleli hakkında her şeyi öğrendim. Tek bir şey hariç. Kim bu adam? Hiçbir fotoğrafını görmedim. Onun ailesini, yaşama ortamını her şeyi biliyorum ama o onu bilmiyorum.
Ama ne var biliyor musunuz? Tahir Kaleli beni bu evden kurtaracak. Belki de beni bir çukura gömecek ama beni buradan kurtaracak. İşte o bana ne yaparsa yapsın benim kahramanım olacak. İlk kahramanım Tahir Kaleli olacak.
Önce yatağımdan kalktım sonra da masamın üzerinde duran numarayı çevirdim. Tahir Kaleli'nin numarasını çevirdim. Numaranın birkaç rakamını yazdığım da Tahir ismi belirdi ekranda. Ne hayır? Düşündüğüm şey olamaz dimi? Tahir Kaleli o muydu? Ben bir mafya ile mi evlenecektim?
Bir daha Tahir'e görüşmeyeceğimizi söylerken her gün görüşecek olmamız neydi böyle? Hayatın oyunu muydu? Belki de evren oyun oynuyordu! Her gece yatarken neden bu kadar siyahsın aynı zamanda neden bu kadar beyazsın diye evrene kızarken onun benden intikam alacağı aklıma bile gelmezdi. Bu hikâye bir intikam hikâyesi. Bu hikâye Evrenin Nefes Zorludan intikam alma hikâyesi.
İyileştirdiğim adam ile mi evlenecektim? Dünya küçükmüş. Dünya çok küçükmüş. Benim dünyam daha da küçükmüş. Ama o an ne oldu biliyor musunuz? Rahatladım bir anda. En azından tanıyordum be. Bakın saçma olduğunu biliyorum ama işte tanımak bile iyiydi. Sizin kulağınıza saçma geliyor olabilir ama değil işte. Saçma değil. En azından gözlerini biliyordum. Karedeniz gibi gözlerini biliyordum. Kafama bir şey dank etti. Bugün Cuma ve ben yarın evleniyorum. Sade bir nikâhla evleniyorum. Bugün bu yatakta son günüm. Hani ben Tahir bir daha hayatımda olmayacak demiştim ya yanılmışım. Bundan sonra Tahir'in olmadığı bir hayatım olmayacak. Önce telefon elimden düştü sonra da kendimi odamdaki banyoya attım. Bu aralar başım dönüyor ve sık sık kusuyordum. Galiba strestendi.
Çok önemsemiyordum. Elimi yüzümü yıkadım ve sonra elime telefonu alıp mesaj attım. Dııt. Yanlış cevap. Ben ne yazacaktım. Selam ben Nefes. Evleneceğin kız. Seni iyileştiren kız mı yazacaktım? İlk mesajı o atmalıydı? Belki size saçma geliyordu ama öyle olmalıydı! Can, Can'ı aramalıyım. O kesinlikle bir çözüm bulacaktı. Rehberimden Can'ın numarasını buldum. Ve ekranı sağa doğru kaydırdım. Çalıyor...
Çalıyor...
Çalıyor...
"Alo. Can benim Nefes."
Sadece bir an ses gelmedi ve sonra Can'ın sesini duydum. "Ahh... Nefes sen miydin? Eee nasılsın?"
Can'ın hiçbir şeyden haberi yok muydu? Nasılsın diyor bana. Patronu ile evleneceğim bana nasılsın diyor? İyi değilim Can ben hiç iyi değilim. Soğuk sesimle konuştum. "Duydun mu? Can."
Arkadan bir bağırış sesi duydum. "Nefes. Duydum ben inan ki çok şaşkınım. Tahir abimde yeni öğrendi."
Tahir de mi bilmiyordu? Mafya da mı bilmiyordu? Ama nasıl olur? O mafyaydı. Ben bir mafyayla evleniyordum ve mafya yeni öğreniyordu. Saçmalığın daniskası. "Ne yapacağım?"
Can'ın sesi hışırtılı geliyordu. Sanki orada bir şeyle uğraşıyor gibiydi. "Neyi ne yapacaksın Nefes?"
Anlaşılan beni dinlemiyordu? Ben de yüzsüz gibi onunla konuşmaya çalışıyordum. Ama ben yarın evleniyordum. Ben yarın Tahir Kaleli ile evleniyordum. Yüzsüz de olabilirdim sorun yok. Ne yapmam gerektiğini anlamam gerekiyor. Böyle oturamam. " Tahir'i diyorum Tahir'i arayım mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Nefes'im
Fanfiction"Ve siyahtan daha karanlık renkle tanıştım o an. Yenilmişlik rengi." Bir bebek doğar, ağlar. Karnı acıkır, ağlar. Altına yapar, ağlar. Annesini özler, babasını özler ağlar. Korkar, canı yanar, ağlar. Ben de çok ağladım. Bu gece ben de çok ağladım...