14.Bölüm: Sakin Olmaya Çalışıyorum

2.4K 144 5
                                    

Önceki Bölümden:

"Sonsuz bir başlangıç...
Yıldızlar kadar özgür bir son.
Ay kadar parlak
Güneş kadar sıcak
Gece kadar karanlık
Gündüz kadar aydınlık."

Kimdi bu be? Her neyse kimse kim! Telefonum gelmişti ya. Kutuyu dışarı atacakken birinin sesini duydum. Tahir'in...

"Kimmiş Nefes?" işte gelelim fasulyenin faydalarına. Benim için korkan, benim için daha çok endişeleneceğini söyleyen Tahir Kaleli'nin bunu öğrenmesi çok kötü olacaktı.

14.Bölüm: Sakin olmaya çalışıyorum

"Yok, bir şey Tahir." Ne kadar da mantıklı bir cevap(!). Hayır yani Nefes. Neden başka bir cevap bulamıyorsun ki anlamıyorum. Kendi kendime çelişkilere düşerken Tahir'in sesi duyuldu.

"Nefes. Hemen mutfağa gel. Elinde her ne varsa onu da getir." Bu adam beni mi gözetliyordu? Onun şimdi bana sucuklu peynirli yumurta yapması gerekiyordu. Enerjim bitmiş bir şekilde kapıyı kapatıp mutfağa doğru yürüdüm. Kutunun içine telefonumu koymayı ihmal etmemiştim. Sandalyeye oturmadan Tahir'e uzattım kutuyu huzursuz bir şekilde. O da sitemkâr bir şekilde bana baktı.

"İşte bunu beklemiyordum." Beklemiyor muydu? Ne?

"Neyi?"

"Elinde ki şeyden bu kadar çabuk vazgeçeceğini."

"Ben sadece benim için önemsiz şeylerden vazgeçerim." Neden bunu söyledim bilmiyorum ama içimdeki ses söylemem gerektiğini fısıldıyordu bana. Ocağın altını kapattı ve benim oturduğum sandalyenin karşısına bir sandalye çekip oturdu.

"Bu telefon kimin?" Kocam. Benim kocam telefonumu bilmiyordu. Beni bir kere bile aramamıştı ki. Bir mesaj dahi atmamıştı. Ya da bir sesli mesaj. Yoktu işte. Yok.

"Benim." dedim. "Yani telefon benim telefonum."
"Anladım. Peki, neredeydi bu telefon?"

"Asansörde düşürmüş olmalıyım." Gözleri bir anda açıldı.
Galiba kutuda ki notu yeni görmüştü. Yavaş yavaş notu okudu. Yaklaşık 5 dakika konuşmadı. Konuşmadım.

"Kim bu Nefes?" Bana soruyor ya! Ben bilsem zaten çoktan söylerdim. Ama yok bunu düşünemiyor. Neden çünkü Tahir Kaleli düşünemiyor.

"Bilmiyorum." Gözlerini gözlerime çevirdi. Sakin olmaya çalıştığı belliydi. Keşke sakin olmasaydı. Ya ne biliyim işte. Onun kızgın halini de görmek istiyordum.

"Nefes. Biliyorsun."

"Bilmiyorum Tahir. Bilmiyorum!" Bir anda gözlerinden ateş çıktı. Beni yakacak diye korkmuştum. Hani bana korkma demiştin ya Tahir Kaleli işte ben şuan korkuyordum. Senin ateşinde yanmaktan korkuyordum.

"Nefes... Sen bilmeyeceksin de ben mi bileceğim. Sana gelmiş bir not olduğu belli işte." Dedi ve bir anda elindeki kutuyu yere bırakıp yanaklarımı kavradı. Ne yapmaya çalışıyordu bu adam? Az önce çatık kaşları ile yüzüme bakan adam şimdi merhametli bir şekilde yanaklarımı okşuyordu.

"Ne yapıyorsun?"

"Sakin olmaya çalışıyorum." Onun sakin olma çabaları benim heyecanlanmamı sağlamıştı. Çek be ellerini adam. Çek artık. "Söyle şimdi Nefes. Kim bu kutunun sahibi?"

Yanağımı sırf bu sorunun cevabını öğrenmek için mi okşamıştı. Sırf bunun için mi bana 'Sakin olmaya çalışıyorum.' Demişti. Sırf bunun için mi?
Yüzümü ellerinin arasından çekip aldım ve hızlı bir şekilde ayağa kalktım. Tahir arkamdan "Nefes nereye? Konuşuyorduk." dese de ben umursamayıp yatak odasına çıkmıştım. Ne yapıyım yani orada öylece Tahir'in sakinleşmesini mi bekleyeyim?

Deli Nefes'imHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin