29.Bölüm: Sen Yorulmuşsun... Çok Yorulmuşsun

1.3K 73 27
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın...

29.Bölüm: Sen Yorulmuşsun… Çok Yorulmuşsun

-2 hafta sonra-

-Nefes-

Size neler yaşadığımı anlatacak değilim. Neler hissettiğimi. Çünkü biliyorsunuz. Eminim ki şuan kalbimden geçen her şeyi biliyorsunuz. İlk defa, gerçek anlamda ilk defa kendimi kötü hissediyorum. Gerçekten bitmiş gibi hissediyorum. Çünkü bu ölüm acısı. Ayrılık acısı değil. Aşk acısı da değil. Ölüm acısı. İki hafta geçti. Bu koskocaman iki hafta da çok şey değişti. Belki de değişmedi. Belki de olması gerektiği gibi. Tahir ile aramızda geçen onca şeye rağmen evdeyim. Onunla birlikte. İki haftadır aynı yatakta uyuyoruz. Aynı masada kahvaltı ediyoruz. Aynı banyoya giriyoruz. Aynı koltukta oturuyoruz. Birbirimize konuşmadan bakıyoruz. Belki de en önemlisi bu. Biz günlerdir konuşmadan konuşuyoruz. O bana suçlusu benim der gibi bakıyor, ben ise ona değilsin diyemiyorum. Suçlusun da diyemiyorum. Değişen şeyler bunlar mı? Benim bu ruh halim mi? Bilmiyorum. Defne ’siz bir hayat. Hayat mı? Emin değilim.

Emin olmadığım çok şey var. Bana günler önce ulaşan bir mektup ile emin olmadığım çok şey var. Defne’den gelen bir mektup. Ölmeden önce, son nefesinden önce yazılmış bir mektup. Defne böyleydi işte. Kendinden önce hep birileri. Ben, Barış. Hep başkaları. Böyle olmamalıydı. Ama böyle olmuştu. O mektup hayatımı değiştirdi. Düşüncelerimi, hissettiklerimi değiştirdi. Anladım bir şeyleri. Tahir’i gerçekten anladım. Belki de anlamamamın tek nedeni bana anlatılmadığındandı. Ben bilmediğim için böyleydik. O mektup şöyleydi. Kelimesi kelimesine;

Buraya yazacaklarım yüzüne söyleyemediğim şeyler değil, son nefesimde dile getiremediklerim. Seni seviyorum lisede kaptanın kafasına top atan kız. Seni seviyorum okulun arkasında çıtpıt patlatan kız. Ve ben seni seviyorum hep üzülen kız.

Unut tamam mı? Anneni, babanı unut! Son nefesimde sana yalvarırım ki unut onları. Onların sana var ettiği gözyaşlarını, ıslak yastıkları, büzüşmüş peçeteleri… Onların sana verdiği bütün kötü anıları unut.

Nefes…

Bırakma! Bırakma Tahir’i. İnsanlar sevilmek ister. Birileri sevsin ister. Çünkü sevmek yetmez. Biliyorum sen de istiyorsun. Seni seven biri var. Seni seven Tahir var. Biliyorum. Bunun bir açıklaması var. Biliyorum aldatılma değil bu!

Sakın kazanın nedeni benim deme. Ya da Tahir. Sakın benim demeyin. Olması gerekiyormuş oldu. Ölmem gerekiyormuş öldüm. Bu kadar. Basit bir şey.

Son kez; Tâhir’i bırakma! Tut onu! İzin verme! Senden gitmesine izin verme!”

Son nefesinde bile bunu nasıl beceriyordu? Nasıl beni düşünebiliyordu! Onun için buydu. Olacağı varsa olurdu. Oldu da. Öldü.

Deli Nefes'imHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin