12.Bölüm: Yarı Dudaktan Öpmek

2.8K 153 10
                                    

12.Bölüm: Yarı dudaktan öpmek

"Ben senin için ağlarım."

"Ben senin için ağlarım."

"Ben senin için ağlarım."

Beynimin içinde sadece bu 4 kelime var.

Gidip, geliyor resmen. Ağlarmış. Benim için, benim arkamdan ağlarmış. O zaman bana değer veriyor. Seviyor beni. Yani herhâlde seviyordur. Seviyordur ya. Hem sevmeyip ne yapsın? Benim gibi birini bulmuş bir de sevmeyecek mi? Benim gibi tatlı, bıcır bıcır...

Evet şuan birazcık egomu tatmin etmiş olabilirim ama herkes yapıyordur bunu. Yani ego tatmin işini(!)

Onun aksine ben gözlerinin derinliklerine bakıyordum. Yutkundum korkakça. O ise cesur ve cüretkar bir şekilde omuzları dik karşımda duruyordu.

"Ben de senin için ağlardım. Ben de senin için ağlarım."

Onun aksine zor söylemiştim bu cümleleri. Zar zor çıkmıştı ağzımdan...

"Bu gece... Burada kalmak ister misin? Sana da iyi gelir." Tahir bana bir teklifte mi bulunmuştu? Kalmamı mı istiyordu...

"Kalmalı mıyım? Yani burada..." Bu sefer gözlerimin içine baktı. Anlatmak istediği bir şeyler olduğu belliydi...

Anlatamadığı da belliydi. Hani olur ya bazen. Anlatamazsınız! Oysa ki anlatmak için her şeyinizi verirsiniz ama yine de anlatamazsınız...

Belki de hayatımızın kuralı bu. Belki de insanlar mutluluğu hak etmeyen bir canlıdır. Mutsuzluğu tadacaktır sadece. Ağlamayı. Gülmeyi değil. Üzülmeyi.

"Yani istersen... Saat geç oldu... Yorulmuşsundur." İstiyordu. Onun yanında kalmamı istiyordu. Dediğini, istediğini yapacaktım. Onun yanında kalacaktım. Yanında... Tahir'in yanında...

"Kalıyorum o zaman. Madem geç oldu."

"Madem..."

Neden tek bir kelimemi tekrarlamıştı? 'Madem'

Ne alaka ya! Her neyse... Tahir'in kelime oyunlarına kafa yoramam şimdi. Evlendiğimizden beri ilk defa bu kadar uzun ve bu kadar derin konuşmuştuk. İyi ki de konuşmuştuk. İyi ki de onun peşinden gitmiştim. İyi ki de asansörde kalmıştım. İyi ki de...

Tahir terastan çıkıp mutfağa doğru gittiğinde saate bakmak istedim. Sabaha kaç saat kaldığını öğrenmek istedim. Elimi cebime attığımda olması gereken şey yerinde yoktu. Telefonum yerinde yoktu. Asansörde mi düşürmüştüm? Her neyse yarın alırdım. Ama keşke şuan zaman dursa. Tahir ile birlikte ömür boyu bu evde kalmak istiyordum. Ömür boyu...

Tahir gibi ben de mutfağa girdiğimde Tahir bir şeyler hazırlıyordu. Bana yemek için bir şeyler mi hazırlıyordu? Bana...

"Yardıma ihtiyacın var mı acaba?" Kafasını bile çevirmeden cevap verdi bana.

"Masayı kurman yeterli olabilir acaba." Eliyle bir dolap gösterdi. "Bak buradan bardakları al." Ve kafasıyla da beyaz dolabı işaret edip tekrar konuştu. "Buradan da içkileri al."

İçki mi? Tahir içiyor muydu? Onun içki içebileceği aklımın ucundan bile geçmezdi. Ama doğaldı de mi?

"Yani sen içki mi içiyorsun Tahir?" elinde ki peyniri bıraktı ve yüzünü bana döndü.

"Arada sırada ." Kaşlarım istemsiz kalkmıştı! Arada sırada da neydi ki? Ya içerdi ya da içmezdi bunun arası ya da sırası mı olurdu? Duyan da beni her gün bir bardak fondipliyor sanır . Hayır yani ağzıma daha bir kere bile değmedi. Ama belki bugun değer . Yani içki!

Deli Nefes'imHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin