28.Bölüm: Anneler Hissederdi...

1.7K 87 18
                                    

28

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

28.Bölüm: Anneler Hissederdi…

*Acı sol gözden akardı!*

Sanki her şey gözümün önünde gerçekleşiyordu. Tırın bize çarpması ve bizim savrulmamız. Gözlerimi zorla açtığım da karşımda iki tane adam vardı. Bana bir şeyler yapıyorlardı. Saçma şeyler yapıyorlardı. Sesler kulaklarımdaydı. Belki de bazı insanların asla duyamayacağı sesler benim beynimi zevk alırcasına tırmalıyordu. Defne’nin acı içinde kıvranmasının sesi kulaklarımdaydı. Kafamı yan tarafa çevirdiğimde ise kimseyi göremedim. Sonra kafamı istemsizce gökyüzüne kaldırıp derin nefesler almaya çalıştım. Ama bu çok zordu. Nefes aldıkça göğsüm sıkışıyordu. Sanki kalbimin orda bir iğne vardı ve kalbim her attığın da o iğne batıyordu kalbime. Kalbime battığı için üzülmeli miydim yoksa sevinmeli mi bilmiyordum. Çünkü ben bir iğnenin kalbe batma acısını bilirdim. Yani alışıktım. Ama acı tarafı ise bu iğnenin acıtma hissi daha önceki iğnelere benzemiyordu. Bu iğne sanki sadece batmıyordu. Her salise kendini içe çekiyordu. “Defne… Defne…”

Tanımadığım bir adam vardı yanımda ve o adam bana şu an dünyanın en saçma cümlesini kurdu. “Sakin olun.”

Olmayacağımı biliyor olması gerekiyordu. Nasıl olabilirdim Allah aşkına! “Defne nerede?” Sustu. Onun susuşunu sevmemiştim. Şuan hiçbir şeyi sevemezdim. Sadece Defne’yi görmeliydim. Anlıyorsunuz değil mi? Ben sadece arkadaşımı görmek istiyordum. “Arkadaşım nerede?”

Bağırdığım an adam sakinleştirici ses tonuyla konuştu. “Bakın! Burada. Arkadaşın burada.”

“İyi mi o?”

“Durumu ciddi. Ama kendisinde değil.”

“Defne’yi… Arkadaşımı görmek istiyorum.” Gözümden bir damla yaş düştüğün de o tekrar aynı cümleyi kurdu. “Lütfen sakin olmaya çalışın.”

Ben onu dinlemeyerek sağa sola bakarken bir anda yattığım yerden doğruldum. Ama o an kalbimdeki acıyla birlikte karnımdaki acı da iki hatta üç katına çıkmıştı. Bi bıçak edasıyla kalbimi ikiye kesmişti sanki. Ben acıyla kıvrandığım anda o adam konuştu. “Durun ne yapıyorsunuz? Kalkmamanız lazım.”

Ben onu dinlemeyerek derin derin nefesler almaya devam ediyordum. O tekrar bana sakin olmamı söylediğinde ben hem derin derin nefes alıyordum hem de etrafıma bakınmaya başladım. “Defne nerede?” başka bir adam kolumdan tutarken ben kolumu hızla çektim. Tabi o an ne kadar hızlı olabilirsem. Onların beni durdurmaya çalışmasına rağmen zor da olsa ayağa kalktım. Defne’yi bulmam gerekiyordu. Orman olan caddede canım acıya acıya Defne’yi aradım. Uzakta mı yakında mı bilmiyordum çünkü acıdan dolayı adımlarım o kadar yavaştı ki bu çok kötüydü. Bir anda durdum. İki kişi sedyeyle birlikte Defne’yi taşıyorlardı. “Defne! Defne iyi olacak mı? Bi’ bi’ şey söyleyin.”

Ben onunla birlikte giderken ismi dökülüyordu dudaklarımdan. Ona bir şey olmamalıydı. Ben onunla giderken karnımdaki acı daha da artıyordu. Bir anda iki büklüm oldum. Ve beni bir görevli aldı.

Deli Nefes'imHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin