31.Bölüm: Ben Sadece Eve Gitmek İstedim!

1K 70 1
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın...

31.Bölüm: Ben Sadece Eve Gitmek İstedim!

-Tahir-

Kaleli Mimarlık! Bir sürü iyi geçen toplantı. Yeni bir şirket için bir sürü iyi şeyler. Yeni mimarlar, yeni projeler. Nefes’in de dediği gibi her şey çok güzel. Her şey daha da güzel olacak. Çünkü biz bunu istiyoruz. Artık yeter diyoruz ve güzel günler istiyoruz. Çok mu? Çok mu şey istiyoruz? Bunu istemek bize yakışmaz mı? Yakışır! Hak ettik. Biz hak ettik. Ölümlerle, gözyaşları ile ıslak yastıklarla, vedalarla, günlerce beklenen yoğun bakım ile… Daha birçok şey ile biz bunu hak ettik.

Nefes’in aramalıyım. Arayıp ona güzel haberleri vermeliyim. Bilmek ister. Sevinecek. Eminim ki sevinecek. Yüzümde bir gülümseme elimde telefon Nefes’i arıyorum. Arıyorum! Arıyorum! Arıyorum…

Onlarca aradım, belki de yüzlerce. Açmıyordu. Nefes telefonunu açmıyordu. Gidelim demiştim. Ona sabah hastaneye gidelim demiştim. İstemedi. Gitmek istemedi. Önemli toplantıların var dedi. Ama bilmiyordu ki ondan önemli değil. Şirket, para, iş, güç… Bunların hiç biri ondan önemli değildi. Benim için tek önemli olan şey Nefes ’ti. Nefes ’imdi. Bilmeliydi. Artık bilmeliydi. Eve geldim. Evde de yok. Nereye gitmiş olabilir? Günlerce evden çıkmadı. Defne’nin ölümünden sonra günlerce evden çıkmadı. Ama şimdi evde yok. Yok!

Telefon elimde hala Nefes’i ararken Fatih aradı. Sırası değildi. Fatih’in aramasını kapatırken yanlışlıkla açtım. Yanlış bir hareketin sırası değildi. “Abi? Ne yapıyorsun?”
Nefes’i arıyordum. Söyleyecek değildim bunu Fatih’e. “Fatih hiç sırası değil!”

İnanır mısınız her köşeye baktım. Sanki Nefes değil de bir terlik kaybolmuş gibi. “Ne oldu ki?”

“Lan sana ne!”

Delireceğim ya! Nefes neredesin? “He abi he. Neyse Nefes yengem ile biz eve geçiyoruz. Sen de bizim eve gel. Akşam yemeği için.”

Nefes yenge? Orada mıydı? Gerçekten orada mıydı? Orası neresiydi? Onlar neredeydi? Bir anda kendimi oturma odasındaki kanepenin birine attım. Rahatlamamıştım ama nerede olduğunu biliyordum hiç değilse. “Nefes orada mı?” dedim en sonda. Onu alacaktım. Eve gidemezdi. Saniye Hanım ile konuşamazdı. Saniye Hanım’ın sivri dili ile buluşmaya hazır değildi. “Burada abi!”

“Telefonu versene bi!”

Fatih yine zamansız bir şaka ya da şöyle söyleyelim boktan bir şaka yaptı. “Ne o abi? İki saatte karını mı özledin?”

“Hemen Fatih!” Kalbim ağzımda atıyordu. Nefes’in, Nefes ’imin sesini duymam gerekiyordu. Rahat etmemi sağlamayacaktı ama duymak istiyordum. Ben Nefes’in elini tutana kadar rahatlamayacaktım. Onu gerçekten görmeden rahatlamayacaktım. Biliyorsunuz. Neler yaşadık? Her seferinde kıyıdan döndük. Biz olmaktan vazgeçerken kıyıdan döndük. Bu yüzden, bu kadar şey atlatmışken onu görmeden rahatlayamam. Anlayın işte rahatlayamam. “Alo? Tahir?”

Deli Nefes'imHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin