Mert : film kardeşim... geçen gün Meralle gittiğimiz filmi konuşuyoruz.Ee sen işlerini hallettin dimi?
Ali : bitirdim bitirdim. Bu arada... kızlar, Eylül nerde?
Kader : şey...
Cemre : yani şey aslında...
Meral : aaa canısı sen de bizi sorguya çektin... düğün öncesi gelini görmek uğursuzluktur. Sen burdasın diye ortaya çıkmıyo kız. Hadi git hazırlan sen...
Ali : haa tamam o zaman... e ben hazırlanayım o zaman...
Ali gidince kızlar rahatlar...
Cemre : aşkım, siz Ali'yi oyalayın olur mu? Çok ortalıkta dolaşmasın. Biz de bu arada Eylül'e ulaşmaya çalışıcaz...
Serkan : tamam, biz hallederiz...
Birkaç dakika sonra Eylül koşarak girer içeri.
Meral : Eylül! Eylül kızım nerdesin sen?
Kader : kızım, naapıyorsun sen? O kadar merak ettik ki!
Eylül : ya ben siz uyanmadan sabah sabah bi mezarlığa uğrayayım dedim. Sonra eve geldim yoktunuz. Ben de buraya gelmişsinizdir diye buraya geldim ama ben de size birşey oldu diye korktum..
Cemre : mezarlığa mı? neden gittin ki?
Eylül : annem için... annemle konuşmak istedim... sonra bir de Songül'ün mezarını ziyaret ettim. Onlarla konuşmak iyi geldi...
Kader : bak Meral, tutmadı tahminin...
Eylül : ne tahmini?
Cemre : Meral, senin kaçtığını düşündü de... gerçi ben de bir an düşünmedim değil. Telefonlarımızı da açmayınca...
Eylül : sessizde kalmış...
Meral : ee hadi o zaman çabuk hazırlanmaya... ben makyözle kuaföre haber veriyim, gelsinler... haaa bu arada Eylül'den sonra ilk benim makyajım yapılacak, haberiniz olsun canısılar...
Kader : aa! Nedenmiş?
Meral : çünkü makyöz yorulmadan benim makyajım yapılsın istiyorum. Malum sizin için çok uğraşacak... benim gibi doğal bir güzellik için çok da uğraşması gerekmeyecek..
Güler...
Cemre : Allah Allah... şuna bak..
Güney, Songül ve Selin evde birlikte birşeyler yiyorlardı...
Selin : düğüne gidiyor musun oğlum?
Güney : hayır anne...
Selin : oğlum yapma. Yeter artık... hem belli mi olur, belki düğünde bir kısmet olur...
Güney : ne kısmeti? Ne diyorsun sen anne?
Selin : kaç yıl oldu Güney, Songül öldüğünden beri hayatına kimseyi almadın.
Güney : anne.. Songül'ün yanında da konuşma böyle şeyleri...
Selin : tamam peki, sustum... ama düğüne git bence oğlum... hem beni de çağırdılar, beraber gidelim, beni yalnız bırakma...
Güney : sen git anne, seni kimse tutmuyor. Engel olacak değilim. Biz de kızımla oturur oyun oynarız.
Güney ve Yağmur dışarıda buluşurlar... Emre ve Songül de birlikte oynuyorlardı...
Güney : iyi anlaştılar..
Yağmur : yaşıt sayılırlar... bir dönem birlikte de yaşadılar sonuçta..
Güney : Songül seni tanıyamadı ama, yani o gün iğne yaptığında seni tanımadı
Yağmur : çok küçüktü, tanımasını bekleyemezsin ki...
Güney : doğru, haklısın...
Uzun bir sessizlik olur. Sonra ikisi de aynı anda birbirlerinin ismini söyler...
Güney : sen söyle
Yağmur : yok yok, sen söyle
Güney : tamam... geçen gün Songül'ün yani eski eşimin bir videosunu buldum. Vefat etmeden önce çekmiş. Kızım yalnız kalmasın demiş...
Yağmur : yaa... hissetmiş belki de
Güney : belki de... bi de kızlar için birşeyler söylemiş, yani Songül'e bakmalarını, onların arkadaşlığı, dostluğu öğretmelerini istemiş
Yağmur : ama sen onlarla görüşmüyorsun dimi?
Güney : hayır... yani bugün bir tanesinin düğünü var ama...
Yağmur : gidecek misin peki?
Güney : bilmiyorum...
Yağmur : bence git...
Güney : bunca yıl sonra onlarla yüzleşmek çok zor Yağmur...
Yağmur : haklısın ama yıllar geçti, onları suçlayıp eline ne geçecek? En azından karının bir isteğini yerini getir...
Güney : diğeri çok zor zaten...
Yağmur : diğeri mi? Başka ne istedi?
Güney : boşver...
Yağmur : pardon...
Güney : sen ne diyecektin?
Yağmur : ha evet şey... bunun üstüne nasıl derim bilmiyorum ama...
Güney : kıprkırmızı oldun... iyi misin sen?
Yağmur : evet şey.. Güney..biz şimdi senle neyiz?